| Peki Bulgakov böyle yıkıcı bir romanı baskıcı bir rejimin altındayken yayımlamayı nasıl başardı? | TED | كيف تمكّن بولاغوف إذا من نشر رواية متمردة كهذه في ظل نظام قمعيّ؟ |
| Can vermeden önce kısa bir mesafe koşmayı başardı. | Open Subtitles | تمكّن من الركض لمسافة قصيرة قبل أن يسقط. |
| Oradan da bu binanın su tesisatına girmeyi başardı. | Open Subtitles | من هناك تمكّن من الدخول إلى تزمّر البالوعة في هذه البناية. |
| Teknik ekip, ATM videosunu büyütüp iyileştirmeyi başarmış. Yolluyorlar. | Open Subtitles | تمكّن القسم التقني من تعزيز فيديو جهاز الصرّاف الآلي، إنّهم يرسلونه الآن |
| Emirlerinize müteakiben o sırada sokakta hiçbir polis memuru olmadığından kolayca kaçmayı başarmış ve şu anda kaçak. | Open Subtitles | لعدم توافر أفراد شرطة في الشارع في ذلك الوقت تنفيذاً لأوامرك تمكّن من الهروب بسهولة و هو الآن حر طليق |
| 6 haftadan fazla vakit aldı ancak ekip en zor şartlar altında deniz gergedanlarının hayranlık veren yolculuğunu filme almayı başardı. | Open Subtitles | لكن تمكّن الفريق من تصوير الرّحلة المدهشة للكركدن في أعتى وأصعب البيئات |
| Tetikçi ya işini bitirdi ya da Jeff kaçtı. | Open Subtitles | إما أن يكون القاتل قد قضى عليه هنا، أو أنّه تمكّن من الهرب، |
| O kargo konteynırında, sana benden önce ulaştı demiştin. | Open Subtitles | لقد قلتَ أنه تمكّن مني مبكراً في صندوق الشحن ذاك |
| - Ha, evet, kaçmayı başardı. - Biri ona yardım etti. | Open Subtitles | أجل، لقد تمكّن من الهرب - إنّه يحصل على مساعدة - |
| Ama en sonunda, bu ekip pek az insanın görebildiği, bu balinaların yaşamlarının bir sırrını gözler önüne sermeyi başardı. | Open Subtitles | لكن في النهاية تمكّن الفريق من كشف سرٍ لحياة هولاء الحيتان لم يُشاهده إلاّ أناس قِلّة. |
| Sonra nasılsa birkaç kez eski evine gitmeyi başardı. | Open Subtitles | ثم تمكّن بطريقة ما من الذهاب إلى منزلك القديم عدة مرات. |
| Son nefesinde bile beni batırmayı başardı. | Open Subtitles | حتى مع أنفاسه الأخيرة، تمكّن ذلك الفتى من جعلي أخفق. |
| Son nefesinde bile.. ..beni batırmayı başardı. | Open Subtitles | حتى مع أنفاسه الأخيرة، تمكّن ذلك الفتى من جعلي أخفق. |
| Ama kasaba takımı kazanmayı başardı. | Open Subtitles | لكن الفريق المستضيف تمكّن من لعب المباراة |
| Yine de çıkış geçitlerini yerleştirmeyi başarmış. Planda bir değişiklik yok. | Open Subtitles | لكنّه تمكّن من وضع المخارج، ولا تغيير في خطّتنا. |
| Onu, tarihte durdurabilmeyi başarmış tek kişi benim. | Open Subtitles | إنّي الرجل الوحيد في التاريخ الذي تمكّن من إجباره على الرحيل |
| Kapa çeneni ve dinle beni tamam mı? Onu aldı, onu gördüm. | Open Subtitles | اصمتي وأصغي إليّ لقد تمكّن منه، رأيتُ ذلك |
| Nazir kaçtı ama ucu sana dokunan bir istihbarat bulmuşlar. | Open Subtitles | تمكّن من الهرب، لكنّهم وجدوا معلومات ربّما تدلُّ إليك. |
| Kolombiyalılar sana nasıl ulaştı? | Open Subtitles | -كيف تمكّن منكَ الكولومبيين؟ |
| Kızılderililer iki adamımızı haklamış... Bayım, seni ustabaşılıktan alıyorum. | Open Subtitles | لقد تمكّن الهنود من رجـالنـا - لقد كنت رئيس العمـال هنـا - |