| Bu yüzden bir feragat sözleşmesi hazırladım, bir felakete karşı sizlerin imzalaması için. | Open Subtitles | لذا فقد أعددت لكن وثيقة تنازل كي توقعن عليها في حال وقوع كارثة |
| Bakışlarımızın dansı, meydan okuma, feragat, yok etme, dehşetimizin parfümü. | TED | رقص لمحاتنا ,تحدي, تنازل عفو , وعطر من خوفنا |
| Bunlar dövüşçünüzün ciddi yaralanması ya da ölmesi ihtimaline karşılık feragat belgeleri. | Open Subtitles | هذه ورقة تنازل في حالة ان مقاتلك اصيب بخطورة، او قتل |
| Tüm öğrenciler takıma girmek için feragatname imzalamak zorunda. | Open Subtitles | جميع الطلاب يطلب منهم توقيع تنازل للإنضمام للفريق |
| Bu yüzden Empire'ı ve sahip olduğu her şeyi anneme devretti. | Open Subtitles | لأجل ذلك تنازل عن الشركة وكل شيئ يملكه لأمي |
| Bu verdiğim bir ödün ve bir daha asla vermeyeceğim. | Open Subtitles | إنه تنازل و الذي لن أكرره مرة أخرى |
| O zaman bu bizim için büyük bir taviz olur. | Open Subtitles | حسناً, سيكون هذا إلى حد ما تنازل من جانبنا |
| Kanallara kabul konuşması yapmayacağıma dair bir bildiri yayınlayın. | Open Subtitles | قم باصدار تصريح لشبكات التلفزة والإذاعة .بأني لن أقدم أي خطاب تنازل |
| Çıkar çatışmasından feragat ettiler. | Open Subtitles | لقد وقعوا على تعارض مع تنازل عن الفائدة. |
| Sayın avukat, suçlamaların okunma kısmından feragat ediyor musunuz? | Open Subtitles | أيها المستشار، هل هُنالك تنازل رسمي للتهم الموجه إليه؟ |
| Her çalışan bu maddenin risklerini biliyordu ve kendi iradeleriyle feragat imzaladılar bunu mahkemede kanıtlayabiliriz. | Open Subtitles | كل موظف عرف المخاطر ، وإقتسموا المادة بنفسهم ووقعوا على تنازل وهذا يمكن أن نبرزه في المحكمة |
| Ama ailenin bu sorumluluk feragat belgesini imzalaması gerek. | Open Subtitles | لكن عليك جلب توقيع من الأهل على تنازل الإخراج المعتمد |
| Unutmayın feragat belgesine imza atmıştınız. Bizi dava edemezsiniz. | Open Subtitles | تذكروا بأنّكم قمتم بالتوقيع على وثيقة تنازل لايمكنكم مقاضاتنا. |
| Başlamadan önce şu feragat belgesini doldurmanız gerekiyor. | Open Subtitles | قبل أن نبدأ,أريكم أن تملأوا استمارة تنازل |
| Anladığım şu ki eğer feragat anlaşması çıkarmak istiyorsan devlete yazılı olarak benim ,yani cyrus beene'in, bu suçluyu tekrar ülkeye sokmak istediğimi söylemek zorunda kalacaksınız. | Open Subtitles | أنا أعلم أنكِ إن كنتَ تريد إصدار تنازل عن عدم الدخول فيجب أن تذهب لوزارة الخارجية وتقول أنك أنت سايرس بين |
| Avukat yardımcısının dediğine göre şirketteki tüm iddiasından vazgeçtiğini gösteren bir feragatname imzalatmalıymışız. | Open Subtitles | حسنًا، الاخصائية القانونية تقول يجب أن نجعلها توقع على صيغة تنازل واخلاء طرف عن أي حقوق في الشركة |
| Tabi, sende dava açmaktan vazgeçtiğini belirten bir feragatname imzalamalısın. | Open Subtitles | مائة دولار، وبالطبع عليك أن توقّع على تنازل... عن حقك في مقاضاتي... |
| 1400 sayfalık feragatname imzaladınız. | Open Subtitles | لقد وقعت تنازل مكون من 1400 صفحة |
| Belle hamile. İkiniz bir anlaşma imzaladınız, o anlaşmayı az önce bana devretti. | Open Subtitles | إنّها حبلى وقّعتما عقداً وقد تنازل عنه لي |
| Ama artık bana devretti o yüzden, burada olman aslında güzel. | Open Subtitles | والتي، كما اتضح، انه تنازل عنها للتو لي. لذلك، أم، في الواقع جيد أنك هنا، |
| Başbakan her cephede ödün verdi. | Open Subtitles | لقد تنازل المستشار على كل شيء. |
| Ve bana yapabildiğinde taviz ver ama olmuyorsa taviz verme demişti. | Open Subtitles | وقد قالت , تنازل حينما تستطيع وعندما لا تستطيع , لا تفعل |
| Kanallara kabul konuşması yapmayacağıma dair bir bildiri yayınlayın. | Open Subtitles | قم باصدار تصريح لشبكات التلفزة والإذاعة .بأني لن أقدم أي خطاب تنازل |