| Uzay aracının o boşluklardan geçmeye çalışırken hayatta kalmasının imkanı yoktu. | Open Subtitles | بلا جدال أن المركبة لن تنجو من المرور خلال تلك الفجوة |
| Dün gece bir yada iki derece soğuk olsaydı hayatta kalamazdı. | Open Subtitles | لو كانت ليلة البارحة أكثر برودة لما كان بإستطاعتها أن تنجو |
| Eğer kraliçe hazır olmadan, kubbe tamamen kapanırsa yakınlık buradan sağ çıkamaz. | Open Subtitles | ،إذا انتهت القبة قبل أن تستعد الملكة لن تنجو الجماعة من هذا |
| Elimden bu kadar kolay kurtulamayacaksın. Özellikle de bu iş için o kadar uğraştıktan sonra. | Open Subtitles | لن تنجو بهذه السهولة خاصة بعد ما عانيته لتنظيم هذا اللقاء |
| Başlıklar söyle, " Milyonlarca insan bu geceyi de canlı geçirdi." | Open Subtitles | عناوين بارزة يجب أن تقرأ , الملايين تنجو من ليل نيويورك |
| Buradan çıkabilmek için üç yarış boyunca hayatta kalmak zorundalar. | Open Subtitles | يجب أن تنجو في الدورات 3 جميعها للوصول لليوم الثاني |
| şu anda kızınızın tek güvenebileceği insan sizsiniz kızınız tekrar öldürmeye başlamadan onu bize getirmeye yardımcı olmalısınız siz olmadan,hayatta kalamaz. | Open Subtitles | لكنك الشخص الوحيد الذي تثق فيه. يمكنك مُساعدتنا بالقبض عليها قبل أن تكرّر فعلتها، من دون مُساعدتك لن تنجو من الأمر. |
| Afganistan'a iki seferinde de hayatta kaldı ama kendi evinde havaya uçtu. | Open Subtitles | تنجو من جولتين في أفغانستان و ينتهي بها الأمر مقتولة في بلدها |
| Ama hayatta kalmak için, larvanın bol bol ışığa ihtiyacı var ki bu da, besi hayvanı otlandığında kazara oluşuyor. | Open Subtitles | على العموم، حتى تنجو تحتاج اليرقة للكثير من الضوء والذي يحدث عادة عندما تقوم المواشي عن غير قصد برعي الأعشاب |
| Genç ve deneyimsiz Apple, Xerox gibi çok daha olgun ve büyük bir şirketin yasal suçlamasından sağ çıkabilir miydi? | TED | فهل كان لآبل الشابة والعديمة الخبرة أن تنجو من الهجوم القانوني من من هم أكبر بكثير وأكثر نضجاً من الشركات مثل زيروكس؟ |
| Siyahi kadınların maruz kaldığı şiddet öyle bir boyutta ki bazılarının polisle karşılaşmalarından sağ çıkamaması hiç de şaşırtıcı değil. | TED | المستوى من العنف التى تواجهه المرأة السوداء ليس مفاجئًا حيث لم تنجو بعضهن من مواجهات الشرطة. |
| O uçaktan kurtulduğuna sevinme. Buradan sağ kurtulamayabilirsin. | Open Subtitles | لا تزعج نفسك بربط الحزام ربما من الأفضل لك ألا تنجو من هذا |
| Enerji ölçümü çok yüksek. kurtulamayacaksın. | Open Subtitles | أوين ، لقد تجاوز مستوى الطاقة كل الحدود ، ولن تنجو |
| Ama bu işten kurtulamayacaksın arkadaşım, ben varken olmaz. | Open Subtitles | ولكنك لن تنجو بفعلتك هذه ليس وأنا على قيد الحياة |
| Dışkıyla atılmadan önce tohumlar kuşların midesinde canlı olarak kilometrelerce taşınır ve gübre olarak dışarı bırakılır. | Open Subtitles | تنجو البذور في معدة الطائر وتُنقل لمئات الأميال قبل أن تخرجها مع فضلاتها |
| Çünkü adamlarım kurtulamazsa sen de kurtulamazsın. | Open Subtitles | لأنه إن لم ينجو أولادي فلن تنجو أنت أيضاً |
| Eğer bunu hemen yapmazsanız ameliyat masasına kadar dayanamaz. | Open Subtitles | إن لم تنفّذ الآن، فإنّها لن تنجو حتّى طاولة العمليّات. |
| - Bir faydası olmaz. Asla başaramaz. - Hayır, başaracak! | Open Subtitles | لا فائده, لن تنجو - كلا, ستنجو - |
| Güneş ve gezegenler kurtulacak ama yeni galaksinin dev yörüngesine fırlatılmış olacaklar. | Open Subtitles | تنجو الشمس والكواكب لكنهم يدورون الآن في مدار إلتفافي حول المجرة الجديدة |
| Çünkü İncil ile ilgili farklı yorumlamalar olursa, Hristiyanlık kurtulamaz. | Open Subtitles | لأنه إذا كان للناس تفسيرات مختلفة عن الإنجيل المسيحية لن تنجو أبداً |
| Çocuklar bile kurtulamamış. | Open Subtitles | حتىالبراعملم تنجو. |
| Hayır, çünkü başaramayacaksın. | Open Subtitles | لا لأنك لن تنجو |
| Yaşamak için oldukça şansın olduğunu söylemeliyim. | Open Subtitles | يمكننى القول أن لديك .. فرصة طيبة لكى تنجو |
| Bu sefer Hannah'nın yanına kâr kalmayacak bu. | Open Subtitles | لن تنجو بفعلتها، ليس هذه المرّة |
| Genç anne kaza kurşunuyla vurulmuştu, fakat başaramadı. | Open Subtitles | أم شابة أصيبَت برصاصة طائشة لكنها لم تنجو |