| Ve artık diğer saldırgan sesler bir daha rahatsız etmez. | TED | ولا تنزعج بعد ذلك من الأصوات العنيفه الأخري. |
| Evet, Rosie bu günlerde kağıt kupürler konusunda rahatsız, Komiser. | Open Subtitles | أجل " روزي " تنزعج من دبابيس الورق هذه الأيام |
| Eğer ilk seferinde vuramazsan sakın üzülme... | Open Subtitles | الآن لا تنزعج في المرة الأولى التي ترمي بها ولا يحدث شيء |
| Ben de temizlemeye gidiyordum. Hiç zahmet etme. | Open Subtitles | كنت بطريقي لتنظيف ذلك لا تنزعج , انت مطرود |
| kızma ama tatilde sen ve Rikako seyahate mi çıktınız? | Open Subtitles | نعم ..لا تنزعج .لكن هل ذهبت انت و ريكاكو .. |
| Yani o kadar üzgün değilsin, öyle mi? | Open Subtitles | لذا أنت لم تنزعج من كلّ هذا، اليس كذلك? |
| Hiç rahatsız olma, yüksek teklif verene satarsın yine. | Open Subtitles | حسناً لا تنزعج أنت فقط بعت لمن دفع لك أكثر |
| rahatsız olma,ilk önce yemeğini ye hadi olmaz | Open Subtitles | لا تنزعج ، تعال وتناول الطعام أولا ، هيا لا |
| rahatsız olmayacaksan benimle film izlemeye gelecek, lütfen. | Open Subtitles | وإذا أنت لا تنزعج قد تشاهد فلما معي، رجاء؟ |
| Eşim kasket ve gözlük takmak istiyor. Umarım rahatsız olmazsın... | Open Subtitles | رفيقى يريد أن يرتدى قبعة ونظارة ..أرجو ألا تنزعج |
| Bernadette'in kendini rahatsız hissetmemesi için senle Penny de ilişkiye girerseniz iyi olur. | Open Subtitles | و لا أريد أن تنزعج بيرناديت من ذلك الأمر لذا سيكون من الجيد لو تبادلت القبل مع بيني أنت أيضا |
| Umarım senin yerine bana güvendiğini bilmek seni rahatsız etmez. | Open Subtitles | أنا فقط أتمنى ألا تنزعج بمعرفة أنها تثق بي بدلاً منك |
| Yok, hayır, gayet iyi. Nathan, Nathan, üzülme, hepsi iyi. | Open Subtitles | لا، لا، الأمر على ما يرام (نيثن)، (نيثن)، لا تنزعج! |
| - üzülme. | Open Subtitles | لا تنزعج أنزعج .. |
| üzülme, Çavuş. | Open Subtitles | لا تنزعج أيها الرقيب. |
| Onu getirmeye zahmet etmeseydin. Sörf yapmayacağız. | Open Subtitles | لا تنزعج مما سأقوله لك لن نركب الأمواج اليوم |
| - O zaman hiç zahmet etmeyin. | Open Subtitles | لسنا مستعدين . حسناً , لا تنزعج |
| kızma, baba. Bak, istersen elini tutarım. | Open Subtitles | لا تنزعج يا أبي سأمسك بيدك إذا رَغِبتَ ذلك |
| Tanrım. Merak etme. Hemen düzelirsin. | Open Subtitles | يا الهى, لا تنزعج انك ستشعر بتحسن سريعاً |
| Lütfen canını sıkma, hayatım. New York'a ulaşınca söyleyecektim. | Open Subtitles | ارجوك ألا تنزعج هكذا ، كنت سأخبرك حين نصل الى نيويورك |
| Bir kadın, erkek arkadaşı yalan söylediği için neden üzülür anlamıyor musun? | Open Subtitles | ألا تفهم لمَ المرأة ربّما تنزعج لأنّ خليلها كذب عليها؟ |
| Lütfen canınızı sıkmayın. Hiç önemli değil. Bırak onu. | Open Subtitles | رجاءً لا تنزعج الأمر ليس بهذة الأهمية |
| sinirlenme. Kendi kendime konuşmak istemedim sadece. | Open Subtitles | لا تنزعج, انا فقط لا ارغب بالتحدث مع نفسي |