| Bir kaç ses efekti eksik, ve şu bilgisayarcı çocuk gözüme faça eklemedi henüz. | Open Subtitles | تنقصها بعض المؤثرات الصوتية وخبير الحاسوب لم يضف لمعان عيني |
| Fakat görünüşe göre, pastanın Jogan meyveleri eksik. | Open Subtitles | لكن يبدوا ان الحلوة تنقصها فاكهة الجوجان |
| Ürün haftası geliyor, siz de üretin. Listeyi aldınız, bir eksik bile olmayacak. | Open Subtitles | إنّه أسبوع الإنتاج، فأنتِج، معك القائمة، فلا تنقصها شيئًا. |
| Kendimi bir parçası eksik yapboz gibi hissediyorum. Resmin ne olması gerektiğinden de emin değilim. | Open Subtitles | "أشعر وكأنّي أحجية تنقصها قطعة، ولستُ واثقاً حتّى ممّا يجب أن تكون عليه الصورة" |
| "Elimdeki kitabın son on sayfası eksik de lütfen." - Çok iyi. | Open Subtitles | أخبريني أن نسختي من الكتاب" "تنقصها 10 صفحات |
| Bir şeyler eksik. | TED | هناك أشياء تنقصها. |
| Hayır, eksik olan tek şey kadın eli değmesi. | Open Subtitles | لا بل تنقصها لمسة نسائية |
| Hikayede bir şeyler eksik. | Open Subtitles | القصة تنقصها أشياء |
| Bu destanda bir sayfa eksik. | Open Subtitles | ولكن هذه الملحمة .تنقصها صفحة |
| Önemli bir parçası eksik. | Open Subtitles | و تنقصها قطعة مرافقة |
| Çukur montajı eksik. | Open Subtitles | تنقصها النواة. |