| Dreadnoughtus'lar düşer, kaburgalar kırılır ve ciğer oyulur. | TED | إذا وقع الدريدنوتس، تنكسر أضلاعه وتخترق رئتيه. |
| Şu hurdaya bak! Kutudan çıkarır çıkarmaz kırılır bunlar. | Open Subtitles | انظر لهذه الخردة تنكسر أول ما تخرجها من غلافها |
| Bu burun 64 dövüştür hiç kırılmadı. | Open Subtitles | هذه الأنف لم تنكسر خلال اربعة وستون مباراة |
| Şunu her zaman hatırlayın. Kemikleriniz bobsled'in içinde kırılmaz. | Open Subtitles | دائماً تذكروا أن عظامكم لن تنكسر أثناء التزلج |
| - En azından iradeleri kolay kırılıyor zamanımıza güzellik katabilecek halde olmuyorlar. | Open Subtitles | على الأقل إراداتهم تنكسر بسهولة لكنهم نادرا في مركزهم لجعله يساوي لحظتنا |
| Bu döngü kırıldığında, işlerin gidişatı değiştiğinde, işte o zaman kıyamet kopacak. | Open Subtitles | عندما تنكسر الدورة وعندما تتغيّر الأشياء |
| Çıkarmaya kalkışırsan kapsül kırılacak... ve zehir serbest kalıp ölümüne yol açacak. | Open Subtitles | إذا حاولت إزالتها ، فإن الكبسولة سوف تنكسر تنشر السم و تقتلك |
| Nerdeyse kapımı kıracak kadar öfkeliydin. Şaşırmaman gerekir. Duvara birkaç çivi çakıyordun ve... her ne kadar kırılmamış olsa da diğer tarafta benim aynamı düşürmüştün. | Open Subtitles | دققت مسمارا في الحائط وأوقعت مرآتي، إنها لم تنكسر |
| Cesaretleri tamamen kırılıncaya kadar sürer anca. | Open Subtitles | حتى تنكسر روحهم المعنوية تماماً |
| Sonunda oyuncak kırılır ve onaramazsın, çünkü ucuz plastikten yapılmıştır! | Open Subtitles | ثم بعد أن تحصل على اللعبة تنكسر لأنها مصنوعة من بلاستك رخيص |
| Eğer çekersen, kırılır, eğer kırılırsa, ameliyat gerekir ve ameliyatı sen yaparsan. adama bir tabut gerekir. | Open Subtitles | إذا شديت عليها, سوف تنكسر و إذا إنكسرت, سيحتاج لعملية و إذا أجريتها, عندها, بالتأكيد, سيحتاج لصندوق |
| Asılınca, boynun kırılır, omur iliğin ciddi zarar görür o yüzden kan basıncın sıfıra düşer ve bilincini kaybedersin. | Open Subtitles | عند الشنق، تنكسر رقبتك وتتأذى حبالُك الصوتية مما يهوي بضغطك إلى الصفر فتفقد وعيك |
| İlk altı seferde kırılmadı. Ama o denemekten vazgeçti mi? | Open Subtitles | لم تنكسر في المرات الست الأولى ولكن هل إنسحب من المحاولة؟ |
| Sakin ol, koca bebek. kırılmadı. | Open Subtitles | هوّن على نفسكَ أيّها الفتى الكبير، أنفك لم تنكسر. |
| Babamı, kırılmaz zincirlerle sarmalayıp cüce bir yıldızın kalbine işledi. | Open Subtitles | قام بربط أبي بسلسلة لا تنكسر معلقة في قلب نجم قزم |
| İstediğin kadar bükebilirsin, ama asla kırılmaz. | Open Subtitles | يمكنك ان تحنيها كما تريدين ولكنها لن تنكسر أبداً |
| Bilgisayarım donuyor, tükenmez kalemler yazmıyor kurşun kalemler kırılıyor. Zihnimdekiler uçup gidiyor. | Open Subtitles | توقف حاسوبي, وانتهى الحبر من الأقلام والاقلام الرصاص تنكسر, عقلي أصبح فارغاً |
| Küçük kalpleri kırıldığında ise kendini aptal gibi hissediyorsun. | Open Subtitles | تَحسُّ انك احمق عندما تنكسر قلوبهم الصَغيرة |
| Kenobi, çevresindekilere yardım edemeyeceğini anladığında cesareti kırılacak ve benim olacak. | Open Subtitles | عندما يدرك كانوبي انه لا يستطيع ان يساعد من حوله عزيمته سوف تنكسر وسوف يكون لي |
| Ancak hâlâ besin zincirinin kırılmamış olduğu, insanların hâlâ okyanusu paylaştığı bir yer var. | Open Subtitles | لكن هناك مكان حيث يظل يتشارك الناس والمحيط حيث لم تنكسر سلسلة الطعام |
| Bir askı telini kırılıncaya kadar bükmeye benzer. | Open Subtitles | تمامًا مثل لىّ شماعة سلكية حتى تنكسر |
| - Onun yüzünden Charles Grodin'e.., ...vereceğim şişe kırıldı. | Open Subtitles | شريكه سوزان في السكن ايام الجامعه انها غلطتها التي جعلت علبه الصلصه تنكسر التي كنت ساعطيها لـ تشارلز جوردن |
| Bir kaç hafta geçtiği zaman kırılan, o kabarık çiçekleri bilirsiniz. | Open Subtitles | النوع الذي عليه ورود التي كانت تنكسر بعد أسابيع |
| Ama ,ansızın büyü bozulur, ...ne isterseniz yaparlar. | Open Subtitles | لكنْ عندما تنكسر روحها ستفعل أيّ شيءٍ تريدينه |
| [Esnaf] Gel kollarını da kırmadan, bir şerbet iç. | Open Subtitles | تعال واشرب كوب عصير قبل أن تنكسر يديك أيضاً |
| Büyü kırılana kadar dünyada dolaşır ve insan beyniyle beslenirsiniz." | Open Subtitles | عليك أن تمشي بالأرض تتغذى على عقول الأحياء حتى تنكسر اللعنة |
| Bu senin suçun değil. Tıpkı leş bir barda boynumun kırıldığı o ilk gün benim suçum olmadığı gibi. | Open Subtitles | هذا ليس خطأك، مثلما لم يكُن خطأي أن تنكسر رقبتي في حانة شعبية مزرية. |
| Küçük çocuğun boynu kırılmıyor ve bir süre orada sallanıyor. | Open Subtitles | رقاب الأطفال لا تنكسر لذا تدلى هناك لفترة |