| Görevleri aslan saldırılarını belgelemek ve insanların karşılık vermelerini engellemeye çalışmak. | Open Subtitles | مهمّتهم هي توثيق هجمات الأسود و محاولة ردع الناس عن الانتقام |
| Yakında yıkılacak olan bu yapıları sadece belgelemek bana yeterli değildi. | TED | ببساطة توثيق هذه الهياكل التي توشك علي الفناء لم يكن مقنعاً بالنسبة لي. |
| Ancak ne yazık ki, bu Budalarla ilgili detaylı herhangi bir belge yoktu. | TED | وللأسف، لم يكن هناك أي توثيق مفصّل لتمثالا بوذا هذان. |
| Resim, tarihi belge ve siyasal protesto açısından önemli bir eser. | TED | هذه اللوحة هي توثيق تاريخي قوي واحتجاج سياسي. |
| Ve benim fotoğraf çalışmamın bir parçası şu Ben sadece orada orada ne olduğunu kayda almış olmuyorum. | TED | وجزء من عملي الفوتوغرافي هو ليس فقط توثيق ما هناك. |
| Eğer bu belgeler onaylanırsa, bu çok önemli bir bulgu olacak. | Open Subtitles | إن تمّ توثيق هذه المخطوطات ستكون لقيةً رائعةً مدهشة |
| - Neden? Manuel kontrol, biyometrik doğrulama gerektiriyor. | Open Subtitles | لأن التجاوز اليدوي يستخدم توثيق حيوي إنه يحتاج لتوقيع حراري |
| Belgeli stigma ikizler vakası. | Open Subtitles | افضل توثيق عن التوائم البغيضة |
| Yaklaşık 7 yıl önce tecrübelerimi, nedenini anlamak için belgelemeye başladım. | TED | منذ سبع سنوات مضت، بدأتُ في توثيق خبراتي في محاولةٍ لمعرفة السبب. |
| Bir zaman damgasından ziyade araştırmanın belgelenmesi. | TED | إنه أكثر من طابع زمني، إنه توثيق للبحث. |
| Bir yarasaya benzemeyi kabullenen bir adam hakkında, hem antik hem de modern toplumlarda bazı ender bilgiler kaydedilmiştir. | Open Subtitles | تم توثيق حوادث نادرة تدعي وجود رجل يشبه الوطواط في مجتمعات قديمة وحديثة |
| Yeni bir türü belgelemek, ve onun hakkındakileri öğrenmek. | Open Subtitles | توثيق نوعية جديدة و تعلم كل ما يخصها |
| O polis şiddeti belgelemek için, bizden fotoğraflar aldı. | Open Subtitles | ألتقط صوراً لنا من أجل توثيق عنف الشرطة |
| Çünkü her şeyi belgelemek istiyorum. | Open Subtitles | لماذا ؟ لأنني أريد توثيق كل شيء |
| Gelin, birlikte tütün endüstrisindeki belge zamanı makinesine gidelim. | TED | تعال معي عبر آلة زمن توثيق صناعة التبغ. |
| Atlantic Hava Hizmetleri'nden edindiğimiz belge var elimizde. | Open Subtitles | حصلنا على توثيق من خدمة طقس المحيط الأطلسي. |
| İkinizin evli olduğuna dair bir belge de göremiyorum Bay Haskell. | Open Subtitles | حسنا، أنا لا أستطيع fiind أيّ توثيق الذي الإثنان منك كانت متزوّجة حتى، السّيد حزقيل. |
| Davanın en geniş çerçevede kayda alınmasını umuyoruz ...çünkü biliyoruz ki bu kayıtların dağıtımı özgür dünya için büyük önem taşımaktadır. | Open Subtitles | و من المأمول أن يتم توثيق هذا الأسلوب كما نعلم اهتمام وقلق الناس في العالم الحر |
| Sara benden bozulmuş dokuları kayda geçirmemi istedi, ama sen benden önce davranmışsın. | Open Subtitles | طلبت مني سارة توثيق فُتات الصخور لكن أري أنك قد سبقتني في فعل ذلك |
| belgeler üzerinde tahrifat yaparken yakalandı. | Open Subtitles | أمسكنا به عندما حاول توثيق العقد |
| Princefield sistemleri olayında, ...saldırganın ilave bir doğrulama faktörüne sahip olması gerektiğini belirttiniz. | Open Subtitles | في حالة نظام (برنسفيلد) ذكرت أن المخترق يجب أن يمتلك عامل توثيق إضافي؟ |
| Belgeli stigma ikizler vakası. | Open Subtitles | افضل توثيق عن التوائم البغيضة |
| 2000 yılında, küresel sağlık konularını belgelemeye başladım, ve öncelikle Afrika'daki AIDS'e odaklandım. | TED | عام 2000، بدأت في توثيق قضايا الصحة العالمية، بالتركيز أولاً على الإيدز في أفريقيا. |
| Hayatınızın evraklarla belgelenmesi ne kadar güzel değil mi? | Open Subtitles | أليس هذا لطيفاً كيف يتم توثيق حياتك بأكملها؟ |
| Bir yarasaya benzemeyi kabullenen bir adam hakkında, hem antik hem de modern toplumlarda bazı ender bilgiler kaydedilmiştir. | Open Subtitles | تم توثيق حوادث نادرة تدعي وجود رجل يشبه الوطواط في مجتمعات قديمة و حديثة |