| Ailesiyle barışmak için bir mektup yazmayı dilerse annesine teslim etmekten mutluluk duyarım. | Open Subtitles | لو يرغب في كتابة رساله لهم لترضيتهم فسيكون من دواعي سروري توصيلها لوالدته |
| Onu kötüye kullanan dehanın ellerine teslim etmek. | Open Subtitles | توصيلها الى يد العبقري الذي يستطيع ايقاف هذا الشيء |
| Evet, Starkwood'a büyük bir parti biyolojik silah teslim edildi. | Open Subtitles | أجل، شحنةً كبيرةً من الأسلحة البيولوجية تم توصيلها إلى "ستاركوود" |
| Bunları size teslim edemeyince küplere bindi. | Open Subtitles | كل العون أصبح دون حيوية حينما لم يستطع توصيلها لك |
| Dosya odasında hiç iletilmemiş mektuplarla dolu bir kutu buldum. | Open Subtitles | وجدتُ صندوقاً من الخطابات في غرفته لم يتم توصيلها قبل. |
| Ayrıca, bunları "teslim edildi" diye işaretlemiş. | Open Subtitles | وكل واحد من هذه الوحوش مدونٌ عليها بأنها قد تم توصيلها |
| Bu da malı senin yapıyor. teslim etmekte başarısız olduğun için ona el koydun. | Open Subtitles | وهو ما يجعلها ملكًا لكِ لقد فشلتِ في توصيلها لذا فقد اشتريتِها |
| Radyolojiye teslim etmem gereken röntgen sonuçları var. | Open Subtitles | لديّ احتياجات أشعة ينبغي توصيلها لقسم الأشعة. |
| ...ama senin yeni, sade-eski-kahverengi, deliksiz, koruyucu maddeli kanepen bu akşam teslim edilecek. | Open Subtitles | لكن أريكتك الجديدة القديمة البنية البسيطة... التي لا تحوي ثقوباً يتم توصيلها الليلة |
| Tam burs. Koç Oliver size elden teslim etmemi rica etti. | Open Subtitles | توصيلة كاملة المدرب اوليفر طلب مني توصيلها لك يد بيد |
| Ama sonunda birleşerek evinizde olabilecek kadar küçük olanlara küçülecek, bunun gibi entegre kartuşlarla beraber, dronlarla teslim edilecek. | TED | ولكن من الممكن أن تُدمج وتُصغر إلى طابعاتٍ صغيرة، موجودة في منزلك الخاص، مع خراطيش طباعة مدمجة مثل هذه، يتم توصيلها بواسطة الطائرة بدون طيار. |
| Şu adrese teslim edilmişti: | Open Subtitles | وقد تم توصيلها الى هذا العنوان |
| Hayır, yarısı şimdi, yoksa kendin teslim edersin! | Open Subtitles | كلا, نصف المبلغ الآن, أو يمكنك توصيلها بنفسك! |
| Bütün paketler bugün teslim edilecekmiş. | Open Subtitles | كل بضاعة كانَ يفترض توصيلها اليوم |
| Yarın günbatımına kadar Fort William'a teslim ettiğinizden emin olun. | Open Subtitles | (تأكد من توصيلها الى (فورت ويليام قبل غروب الشمس غدا |
| Yarın günbatımına kadar Fort William'a teslim ettiğinizden emin olun. | Open Subtitles | (تأكد من توصيلها الى (فورت ويليام قبل غروب الشمس غدا |
| Yarın günbatımına kadar Fort William'a teslim ettiğinizden emin olun. | Open Subtitles | (تأكد من توصيلها الى (فورت ويليام قبل غروب الشمس غدا |
| 5.9 milyon dolar Battery Şehir Parkına teslim edilecek. | Open Subtitles | 5,9مليون دولار يتم توصيلها إلى مدينة "باتيري بارك" |
| Bu malzeme yığını toplu hâlde Hall'un adam York'a teslim edilecekti! | Open Subtitles | هذه الكمية من الإمدادات كان يجب توصيلها ! (إلى رجل (هول).. (يورك |
| İki gün içinde teslim edilmeli. | Open Subtitles | يجب توصيلها خلالِ يومين. |
| Dosya odasında hiç iletilmemiş mektuplarla dolu bir kutu buldum. | Open Subtitles | وجدتُ صندوقاً من الخطابات في غرفته لم يتم توصيلها قبل. |