| Hepimizi güvenli bir yere götürecek bir uçak bizi bekliyor. | Open Subtitles | هناك طائرة تَنتظرُ لأَخْذنا ّكلنا إلى الأمانِ. |
| Dışarıda çok fazla uçak bekliyor doktor. | Open Subtitles | الكثير مِنْ الطائراتِ تَنتظرُ هناك , يادكتور. |
| Neden törene bir saat kalana kadar bekliyorsun? | Open Subtitles | لماذا تَنتظرُ حتى في السّاعة قبل المراسمِ؟ |
| Sonra, eve geliyorsun, polisi haber edip bekliyorsun. | Open Subtitles | ثمّ، تَرْجعُ للبيت، تعلمْ الشرطةَ، و تَنتظرُ. |
| Kızım, hala çok fazla insan böyle olduğuna inandığı için nakil beklerken komaya girdi. | Open Subtitles | بنتي دَخلتْ غيبوبة تَنتظرُ زرع لأن الكثير مِنْ الناسِ ما زالوا يَعتقدونَ ذلك. |
| Oh, Natalie, merhaba Beklettiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | مرحباً. أَنا آسفُ لإبْقاء أنت تَنتظرُ. ذلك بخيرُ. |
| Dün gece evimin kapısının önünde bekliyordun. Oraya nasıl geldiğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | كُنْتَ تَنتظرُ في المدخلِ خارج شُقَّتِي ليلة أمس |
| Vinz, ne işareti bekliyorsunuz? | Open Subtitles | فينس، قُلتَ قبل ذلك أنت كُنْتَ تَنتظرُ إشارة. ماذا يُوقّعُ؟ |
| Adalet Bakanlığı bu bilgiyi Amerikan halkına açıklamak için, otuz üç yıl bekliyor. | Open Subtitles | تَنتظرُ وزارة العدلُ 33 سنةُ قَبْلَ أَنْ يُخبرونَ الناسَ، |
| Fırından bir şeyin çıkmasını falan mı bekliyor? | Open Subtitles | الذي، تَنتظرُ شيءاً للخُرُوج مِنْ الفرنَ؟ |
| Beni orada, ofisimde bekliyor. -Sen iyi misin? | Open Subtitles | هي تَنتظرُ ظهرَ هناك لي في مكتبِي. |
| Hediyesini almak için epeydir bekliyor. | Open Subtitles | هي تَنتظرُ هديتها من مدّة طويلة. |
| Catherine, Skype'da beni bekliyor. | Open Subtitles | كاثرين تَنتظرُ دردشة سكايب مَعي. |
| Araba dışarıda bekliyor. | Open Subtitles | عِنْدي سيارة تَنتظرُ بالخارج . |
| Kaç tane taş bekliyorsun kazanmak için? | Open Subtitles | كم عدد البلاطات التي تَنتظرُ الرِبْح؟ |
| Hiç bir zaman gerçekleşmeyecek bir fidye telefonu bekliyorsun. | Open Subtitles | تَنتظرُ نداء فديةِ الذي لَنْ يَجيءَ. |
| - Birini mi bekliyorsun? | Open Subtitles | هَلْ تَنتظرُ شخص ما؟ لا |
| Tüm Ottowa'da bir tek kemoterapi makinesi olduğu için beklerken kanserden ölebilirsiniz. | Open Subtitles | تَمُوتُ من السرطانِ تَنتظرُ كيمياوياً ' سبب كُلّ أوتاوا لَهُ ماكنةُ كيمياوي واحدة. |
| Sen beklerken yapacak işin olsun diye, bir koşu gidip, sana uyuşturucu alayım. | Open Subtitles | أنا سَأَخْرجُ وأُحرزُك المنطاد الآخر لذا أنت يُمكنُ أَنْ تَأخُذَ الشيء ليَعمَلُ بينما تَنتظرُ. |
| Beklettiğim için tekrar özür dilerim. | Open Subtitles | الآسف ثانيةً لإبْقاء أنت تَنتظرُ. |
| - Beklettiğim için özür dilerim. | Open Subtitles | الآسف أبقيتُك تَنتظرُ طويلَ جداً. |
| Bunu çok uzun zamandır bekliyordun ve seni tebrik etmek istiyorum. | Open Subtitles | لأنك تَنتظرُ منذ وقت طويل لهذا وأنا أُريد تَهْنِئتك |
| Evet, Packey, bunu uzun zamandır bekliyordun. | Open Subtitles | تَعْرفُ، Packey، أنت تَنتظرُ a وقت طويل لهذا. |
| Çoktandır mı bekliyorsunuz? | Open Subtitles | أنت تَنتظرُ لمدة طويلة؟ |