| Sen istemedin. Ben o sürtüğün işini bitirelim dedim. | Open Subtitles | ،أنت لم تُرد ذلك لقد قلت اعتنى بهذه الساقطة |
| Yalnız olmak istemedin. | Open Subtitles | لم تُرد أن تكون بمفردك |
| Bulunmak istemiyorsa onu bulamayacağız. | Open Subtitles | حسناً, لن نعثر عليها, إذا لم تُرد أن يتم العثور عليها |
| Karma benim, senin ödülün olmamı istememiş olabilir, ama yine de sana bir ödül vermek istemiş. | Open Subtitles | ربما لم تُرد العاقبة أن أكون مكافأتك لكنها لا تزال تريدك أن تحصل على واحدة |
| Bir ilişki istemesen bile birinin senden hoşlandığını düşünmek her zaman güzeldir. | Open Subtitles | ، حتّى لو لم تُرد علاقة . من الرائع دوماً أن تظنّ أنّ شخصاً ما معجبٌ بك |
| Eğer istemezsen cevap vermek zorunda değilsin. | Open Subtitles | أيمكنني أن أسألُك شيئاً؟ أعني، لا تجيب إن لم تُرد ذلك |
| Stresten dolayıydı. Şu mektuplar onu epey ürkütmüştü. İştekilere bundan bahsetmek istemiyordu. | Open Subtitles | إسمعا، تلك الرسائل قد أخافتها كثيراً، ولم تُرد أن تُخبر الناس في العمل عنها. |
| Benim acil aranacaklar listemde olmak istemiyordun. | Open Subtitles | لم تُرد أن يتّصلوا بكَ في الحالات الطارئة |
| Eğer sonunun onunki gibi olmasını istemiyorsan dediklerimi harfiyen yaparsın. | Open Subtitles | إذا لم تُرد أن ينتهي بك الأمر مثله فنفذ ما أقول |
| Evet ama sen istemedin. | Open Subtitles | نعم ، لكنك لم تُرد |
| Biliyorum, sen hiçbir zaman bir ailen olsun istemedin. | Open Subtitles | أعلم أنك لم تُرد عائلة قط |
| Beni uyandırmak istemedin mi? | Open Subtitles | لمْ تُرد إيقاظي؟ |
| Rowley, anlıyorum. Duygularımı incitmek istemedin. | Open Subtitles | راولي) ، تفهمت الأمر) أنت لم تُرد إيذاء مشاعري |
| Bu hayatı asla istemedin. | Open Subtitles | أنت لم تُرد هذه الحياة حتى. |
| Bulunmak istemiyorsa onu bulamayacağız. | Open Subtitles | حسناً, لن نعثر عليها, إذا لم تُرد أن يتم العثور عليها |
| Ayrıca Anne bulunmak istemiyorsa kendisini buldurmayacak kadar da zekidir. | Open Subtitles | إن لمْ تُرد "آن" أن نجدها فهي ذكيةٌ كفاية لكي تخفي نفسها |
| Et istememiş miydin? | Open Subtitles | ألم تُرد الصدر؟ |
| Bir ilişki istemesen bile birinin senden hoşlandığını düşünmek her zaman güzeldir. | Open Subtitles | ، حتّى لو لم تُرد علاقة . من الرائع دوماً أن تظنّ أنّ شخصاً ما معجبٌ بك |
| Ölüm evi konusunu ciddiye almadığını sanıyordum ancak orada olmak istemezsen kesinlikle anlayışla karşılarım. | Open Subtitles | لا أعتقد أنّك أخدت قضية منزل الموتى على محمل الجدّ، لكن أفهم تماما إن لم تُرد المشاركة |
| Ama o kendisi için bunu istemiyordu. | Open Subtitles | لكنها لم تُرد أن تفعل ذلك |
| Bu sorumluluğu istemiyordun. | Open Subtitles | لم تُرد تلك المسؤولية |
| B planı istemiyorsan iyi bir A planın olsun. | Open Subtitles | إن لم تُرد أن تكون لديكَ خطةً بديلة فتأكد من أن يكون لديكَ خطة أصلية جيدة |