| Küçük bir servet çalıyorsun ve sahilde güzel bir Amerikalıyla yatıyorsun. | Open Subtitles | تسرق ثروه صغيره ثم تكذب الى الجمال الامريكى على الشاطىء. |
| Niçin bir servet harcıyor ve tüm kadınlara veda ediyorum? | Open Subtitles | لماذا قمت بصرف ثروه لأعيد تزيين هذه الشقه ؟ لماذا قطعت علاقتي بجميع الفتيات اللآتي عرفتهن |
| Köpekler onlara bayılıyor.Bir servet ederler. | Open Subtitles | حلوى ووف؟ حلوى الكلاب, ان الكلاب تحبها سنصع ثروه |
| Ülkelerine geri gönderiyoruz. Bize bir servete mal oluyorlar. | Open Subtitles | نحن سنرسلهم جميعاً هذا يكلفني انا وانت ثروه |
| Sesimi çıkarmayıp serveti kendim kazanacağıma neden arkadaşımın kazanmasına yardım ettiğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | لا اعرف لماذا اجلس هنا، محاولا جعل صديق يحصل على ثروه بينما لو سكت، سوف اصنع ثروه |
| O ajanstan bir servet kazandığına eminim. | Open Subtitles | سأراهن أنك تجلبين ثروه بعيدا عن تلك الوكاله |
| Sökmesi bir servet, nakliyesi ayrı bir servet. | Open Subtitles | تكلف ثروه فى الحفر لها و ثروه أخرى عند نقلها |
| İki yüz benim ödediğim. O köpek servet eder. | Open Subtitles | مائتين هو المبلغ الذى دفعته فيه هذا الكلب يساوى ثروه |
| Kocam servet yapmak için beni bırakıp buraya geldiğinde, 9 yıldır evliydik. | Open Subtitles | لقد تزوجنا منذ تسع سنين عندما تركنى زوجى الاخير وجاء الى هنا ليصنع ثروه |
| Dünyayı tekrar silahlandırırken servet kazanacağım. | Open Subtitles | سوف اجمع ثروه طائله من اعاده تسليح العالم |
| Mistik bariyerlere servet harcadık. Yatırımımızın faydasını görmek güzel. | Open Subtitles | لقد صرفت ثروه على البوابات الروحيه من الجيد معرفة ان استثمارتنا تنجح |
| Poker oynayarak bir servet yaptı. Tamamen aynı şekilde de kaybetti. | Open Subtitles | ربح ثروه من لعب القمار وخسرها بنفس الطريقه |
| Poker oynayarak bir servet yaptı. Tamamen aynı şekilde de kaybetti. | Open Subtitles | ربح ثروه من لعب القمار وخسرها بنفس الطريقه |
| Efendilerine bir servet kaybettiren bir adam olarak, çok az utanıyorsun. | Open Subtitles | بالنسبه لرجل اضاع على سيده ثروه, تظهر خجل بسيط |
| Benden aldığın madalya, bir servet değerinde. | Open Subtitles | هذه الميداليه التي اخذتها مني تساوي ثروه |
| Kumar odaları yatırılan bahis paralarıyla ünlüdür. Bir gecede servet kazanılan ve kaybedilen. | Open Subtitles | فيه اكثر الرهانات خطوره يمكن ان تكسب او تخسر ثروه في ليله |
| Eğer öyle ise menkul kıymetler borsasında servet yapmaya başlarız. Bunu biliyor mu? | Open Subtitles | لو هكذا كما تقول فسنجنى ثروه هائله بسوق الاسهم التجاريه ايعلم هو هذا ؟ |
| Domates mevsimi değil! Bir servete mal oluyorlar! | Open Subtitles | طماطم ليست فى موسمها إنها تتكلف ثروه |
| Peki o kollajen enjekte edilmiş dolgun dudaklarına ödediğin servete ne demeli! | Open Subtitles | حسنا ماذا عن هذه الشفاه الممتلئه لا بد و أنها كلفتك ثروه بحقن الكولاجين! |
| Bay Wickham kardeşimin 30,000 sterlinlik serveti olan hedefinden vazgeçti. | Open Subtitles | غادر السيد ويكهام مع هدفه، الذي كان بالطبع ثروه اختي الـ 30,000 |
| Zenginliğim yok, çobanlık bilmem. | Open Subtitles | ليس لدى ثروه و لست ماهرا كراعى غنم |
| Köleler zenginliktir Komutan. | Open Subtitles | العبيد ثروه أيها القائد |