| Harika şey şu ki bu fabrikalarda 30 yıl boyunca verimlilik artmadı. otuz yıl. | TED | والشيء المدهش أن الإنتاجية لم تزيد في تلك المصانع لمدة 30 عاماً. ثلاثين عاماً. |
| Ama biz, gelişmekte olan ülkelere kriz oluşturan teknolojiler ve düşünme yolları verdik. Burası Bolivya. otuz yıl içindeki değişimi. | TED | ولكننا أعطينا الدول النامية الوسائل التكنولوجية وطرق تفكير فخلقوا هذه القضية. هذا في بوليفيا على مدى ثلاثين عاماً |
| Sadece, otuz yıl önce, aynı coğrafyayı paylaşmış yabancılardık. | Open Subtitles | لقد كنّا غريبين يتشاركان الموقع الجغرافيّ منذ ثلاثين عاماً |
| otuz yıl Peder, otuz yıl önce oğullarımdan birini gömdüm. | Open Subtitles | ثلاثين عاماً, قبل ثلاثين عاماً دفنت أبنائي |
| otuz yıl hapiste aşağılanmalara hakaretlere tolerans gösterdim. | Open Subtitles | ثلاثين عاماً حكمت بالسجن مع نبذ للرحمة الشتائم وإذلال |
| Joseph Breuer, tıbbi deneyimlerine otuz yıl daha devam etti. Ama bir daha asla "Konuşma Tedavisi"ni denemedi. | Open Subtitles | (جوزيف بروير) استمرّ في ممارسةِ الطبّ ثلاثين عاماً أخرى لكنّه لم يستخدم العلاج بالكلام مجدداً |
| - otuz yıl önceydi o Nate. | Open Subtitles | حدث ذلك قبل ثلاثين عاماً يا (نيت). |