| Ben çok seyahat ederim, ufak pahalı ticaretler. | Open Subtitles | أقوم بالسّفر كثيراً و أقوم بالتّجارَة بأشياء ثمينة |
| Bu çok pahalı bir hediye. Bilmiyorum yani ben... | Open Subtitles | لكنّها هديّة ثمينة جدّا لا أعرف إذا كنت أستطيع000 |
| Çok kıymetli bir cevherin üstünde yaşıyoruz ve yaşarken bu gezegenden ayrılacağız. | TED | نحن نعيش على جوهرة ثمينة وفي خلال حياتنا سننتقل من هذا الكوكب. |
| Başkalarının yontulmamış kalas dediği çocukları kıymetli taş olarak gördü. | Open Subtitles | حينما رأى بعض الأشخاص الفتية صلبين, كان يراهم جواهر ثمينة. |
| Burada her yaşam değerlidir, yabancıların yaşamları bile. | Open Subtitles | هنا ، نعتقد أن كل حياة ثمينة حتى حياة الغرباء |
| Uygarlıkları bir çöl bitkisi tarafından çizilen değerli bir maddenin ticareti üzerine kurulmuştu. | Open Subtitles | و كانت حضارتهم قد بنيت على تجارة مادة ثمينة تستخرج من نبات صحراوي |
| Sanat hocam benim çok orjinal olduğumu ve böyle bir şeyin de benim için paha biçilemez bir deneyim olacağını söyledi. | Open Subtitles | مُدرّسي في الفنّ قد قال لي بأنّني أصيلة و أنّ هاته ستكون تجربة ثمينة بالنّسبة إليّ |
| En başından beri, Bay Davenheim'ın karısına pahalı mücevherler alması ilgimi çekmişti. | Open Subtitles | منذ البداية كنت مخدوعاً بحقيقة أن السيد "دايفينهايم" اشترى لزوجته مجوهرات ثمينة |
| Çok pahalı bir makine. | Open Subtitles | تلك قطعه ثمينة التي واضعها في هذا الرهان |
| Araba pahalı olabilir ama lastiğin pahalı olduğu kesin. | Open Subtitles | ربما أنها سيارة ثمينة لكن بالتأكيد إطار ثمين |
| Sürekli pahalı giysiler giyip, saçını yaptırıp büyük galalara gidiyor mu? | Open Subtitles | هل تلبس ألبسة ثمينة وتصفف شعرها كل يوم وتذهب إلى ليالي الافتتاح ? |
| Fakat dinozorların kemiklerini kesmek sizin de anlayacağınız üzere oldukça zor çünkü müzeler için kemikler oldukça kıymetli parçalar. | TED | لكن القطع في عظام الديناصور من الصعب القيام به,لأنه يمكنك ان تتخيل بسبب المتاحف العظام ثمينة |
| Bu yüzden o damla bizim için inanılmaz derecede kıymetli. | TED | لذا فإن هذه القطرة ثمينة جدًا بالنسبة لنا. |
| Getirecekleri çok kıymetli bir büfe var. | Open Subtitles | عِنْدي لوحة جانبية ثمينة جداً التي يَجِبُ أَنْ تلتَقطَ. |
| Belki de, çok kıymetli, kolay hasar görebilir olduklarını düşündükleri içindir. | Open Subtitles | ربما يعتقدون بأنها ثمينة جداُ ومهترئة جداً |
| Bu saat som gümüş. Bu çok değerlidir. | Open Subtitles | هذه الساعة من الفضة الخالصة إنها فخمة و ثمينة |
| Meyve veren ağaçlar çok değerlidir. Öyle ki çoğu maymun bölgesini sahiplenir. | Open Subtitles | لأن الأشجارَ المثمرةَ ثمينة جداً العديد مِنْ القرودِ الإقليمية |
| Benim gizli kusurlarım sebebiyle sigortalanamayacak değerli bir kargo olduğumu söylediler. | Open Subtitles | أخبرونني بأني كنت حمولة ثمينة غير مأمن عليها بسبب الخطيئة المتأصلة. |
| Sınırlı bir öngörü yeteneği bile işimizde paha biçilemez hale gelebilir. | Open Subtitles | حتى لو أن قدرة رؤية الامر قبل حدوثه محدودة ستكون ثمينة لعملنا |
| O kadar değerlisin ki seni korumak için elimizden geleni yaparız. | Open Subtitles | أنتِ سلعة ثمينة سنفعل أيّ شيءٍ في وسعنا لحمايتها. |
| Madem aygıt benim için o kadar değerliydi, niye onu bıraktım? | Open Subtitles | لو كانت الأداة ثمينة جداً لماذا تركتها تضيع ؟ |
| Ama şunu iyi bilin ki; bizim hayatlarımız kıymetlidir. | Open Subtitles | لكن تأكدوا من هذه الحقيقة أرواحنا ثمينة |
| Stratejik plan eksikliği ve bölükleri ikmal etmedeki başarısızlığı paha biçilmez bir fırsatı heba etmişti. | Open Subtitles | النقص فى خطته الإستراتيجية والفشل فى تجهيز قوّاته بدّد فرصة ثمينة |
| Ama onuruna değer veren birinin omuzlarında daha fazla yük vardır. | Open Subtitles | لكن بالنسبة للرجل ذو الكرامة، فالكرامة ثمينة له أكثر من الحياة |