Anne yanıma geldi ve "Leymah, ne olur kızımı da al" diye yalvardı. | TED | جاءتني الأم راكعة وقالت "ليماه، خذي ابنتي. |
(Kahkahalar) Köyde üç çocuğum ile birlikte ailemle yaşıyordum, birkaç yıl sonra bir gün Kantabai adında bir kadın yanıma geldi. | TED | (ضحك) كنتُ أقيم مع عائلتي وأطفالي الثلاثة في القرية، وذات يوم، بعد سنوات قليلة وفي يوم ما، جاءتني امرأة تدعى كانتباي. |
Bu, çekişmeli, tartışmalı, ve nihayetinde, bence, yeni bir çığır açan, yani benim düşünceme göre sanatın olması gerektiği, sergi hazırlanırken, galerinin bulunduğu katta bir kadın yanıma geldi resimlerin ne kadar etkili olabileceği ve birbirimizi nasıl anladığımızı açıklamak için. | TED | و في سياق المعرض الذي كان مثيراً للجدل و خلافي في نهاية المطاف ، بالنسبة لي مغيّر لمسار حياتي، في إدراكي ما الفن يمكن أن يكون جاءتني إمرأة على أرض المعرض لتعرب عن قلقها حول طبيعة ما مدى قوة الصور أن تكون و كيف يمكننا فهم بعضنا البعض |
Ama ben oradayken kelimeler, işaretler üzerinden bana geldi. | Open Subtitles | لكن عندما كنت هناك جاءتني تلك الكلمات عبر العلامات |
İnsanlar var -- bir bayan günün birinde bana geldi, elinde bir parça beyaz kağıt vardı -- Michael, bundan hoşlanacaksın -- bana "Burada ne görüyorsun?" dedi. Ona baktım ve "Oh, hiç birşey görmüyorum." | TED | هناك أناس -- جاءتني شابة في أحد الأيام، وكان لديها قطعة ورقية بيضاء -- مايكل، ستحب هذه القصة -- وقالت، " ماذا ترى على الورقة؟" ولقد نظرت إليها وقلت، " أوه، لا أرى أي شئ." |
Giyinip kuşanmış bir şekilde sabah erkenden bana geldi. | Open Subtitles | جاءتني منذ الفجر, لابسةً أجمل الثياب |
Kadının biri elinde bir defter yaprağıyla bana geldi ve Epifanio Vargas'ın işleriyle ilgili bilgiler içerdiğini iddia etti. | Open Subtitles | جاءتني إمرأة معها ورقة من دفتر تدّعي بأنه معها وتحتوي الورقة على معلومات (عن منظمة (إيبيفانيو فارغاس. |
Evet, evet. bana geldi. | Open Subtitles | أجل، هي جاءتني. |
O halde neden koşa koşa bana geldi? | Open Subtitles | -لا؟ إذن لمَّ جاءتني تهروّل؟ |
- Evet, birden bana geldi. | Open Subtitles | نعم ، انها جاءتني للتو... . |