| - Birkaç aylığına ana binada masa başı işinde çalıştı. | Open Subtitles | كان جالساً في المبنى الأساسي لعدة أشهر. |
| - Birkaç aylığına ana binada masa başı işinde çalıştı. | Open Subtitles | كان جالساً في المبنى الأساسي لعدة أشهر. |
| Bornozumu giyer, verandamda oturur kendime şöyle güzel bir kahve yapardım. | Open Subtitles | مرتدياً قميصي جالساً في شرفتي محضّراً لنفسي كوب قهوة لذيذ |
| İnançlı biri olsaydım manastıra gider, bir hücrede oturur duvardan duvara dolaşan ışığı izler ve ebediyet üzerine kafa yorardım. | Open Subtitles | أنْ كنتُ مكانك لكنتُ جالساً في صومعتك لكنتُ راقبت الضوء ينتقل من جدار إلى اخر و افكر في الخلود |
| Ve bu arada D.C.'ye varana kadar kucağınızda oturmuş olacağım. | Open Subtitles | وبالوقت الذي نصل فيه إلى العاصمة سأكون جالساً في حضنك |
| Bu adamın halkı, kıç üstü oturmuş şişko bir herife tapıyor. | Open Subtitles | يعبد هؤلاء الناس رجلاً بديناً جالساً في كرسيه |
| - Ayı yolcu koltuğunda mıymış? | Open Subtitles | و هل كان الدب جالساً في مقعد الراكب ؟ |
| Pazar Pazar buraya gelmek zorunda kaldım çünkü kafası arabın ön camının kırıklarından dışarı çıkmış bir şekilde Volvo'nun ön koltuğunda oturuyordu. | Open Subtitles | كان عليّ القدوم في يوم الأحد لأنه كان جالساً... في المقعد الأمامي من سيارة فولفو مستيقظ تماماً... ورأسة يخرج من كسر الزجاج. |
| Sınıfta öylece oturur izler, hayallere dalardım. | Open Subtitles | سأكون جالساً في ذلك الصف أراقب ، اتساءل |
| Öyle olsaydı evde oturur, mutlu mutlu televizyon izlerdim. | Open Subtitles | لو كان الأمر لي، لكنتُ جالساً في المنزل أشاهد (تيلي) |
| Senin bir işin vardı, bense oturmuş seni bekliyordum. | Open Subtitles | أنا مشغول حالياً. لم أكن جالساً في انتظارك. |
| İçerde oturmuş bana bakıp gülümsüyordu. | Open Subtitles | كان الولد جالساً في الخزانة وهو ينظر الي |
| Bugün taksimin arka koltuğunda oturuyordu. | Open Subtitles | لقد كانَ جالساً في مؤخرةِ سيارتي اليوم |
| Bu aptalı koltuğunda tutun, yoksa onu atarız! | Open Subtitles | أبقه جالساً في مكانه ! |