| Aynı şey, Batı medyasında sürekli işlenen namus cinayetleri konusu için de söylenebilir. Bu da tabii ki, bir başka korkunç gelenektir. | TED | والامر ذاته فيما يخص جرائم الشرف والتي هي جزء دائم من الاعلام الغربي الذي يهاجم الثقافة الاسلامية وهو تقليد شنيع جداً |
| 2014 yılında öfke seviyem beni namus cinayetlerine yönlendirdi. | TED | والغضب هو ما قادني في 2014 إلى جرائم الشرف |
| Dünyanın geri kalanı, namus cinayetlerini "katletme" olarak görüyor. | TED | في باقي أنحاء العالم جرائم الشرف هي القتل |
| Ha, ya Pamuk? Senin yerinde olsam töre denen şeyi kurcalardım. | Open Subtitles | إذا كنت أنت وأود أن أتساءل حول جرائم الشرف. |
| töre cinayeti, bir erkek veya kadının, evlilik öncesi veya evlilik dışı ilişki yaşadığından şüphe edilince aileleri tarafından bu gerekçe ile öldürüldükleri | TED | تعتبر جرائم الشرف عادة حيث يتهم الرجال و النساء بخوض علاقات قبل أو خارج نطاق الزواج و يتم قتلهم من طرف عائلاتهم نتيجة لذلك. |
| Çünkü namus cinayetleri, Arap ülkelerinde çok fazla kadın için tehdit oluşturuyor. | TED | ذلك لأن جرائم الشرف تعتبر تهديدا حقيقيا لأعداد لا تحصى من النساء في المنطقة العربية . |
| Sonra filmimiz, Akademi Ödülü'ne aday gösterildi, namus cinayetleri haberlerde manşet oldu. Başbakan tebriklerini iletirken filmin ilk gösteriminin kendi ofisinde olmasını teklif etti. | TED | وقد رُشح فيلمنا لجائزة الأوسكار، وأصبحت جرائم الشرف عنوان الجرائد ورئيس الوزراء أرسل لنا تهنئته وعرض أن يستضيف العرض الأول في مكتبه |
| Ulusal televizyonda, canlı yayında naklen gösterilirken başbakan ülke genelinde saygı duyulacak bir şey söyledi: "namus cinayetinde onur yoktur!" | TED | وفي العرض والذي تم بثه مباشرة على التلفاز الوطني قال شيئاً ترددت أصداؤه في البلاد قال: "ليس هناك شرف في جرائم الشرف" |
| Faaliyet alanımızı, namus cinayetlerinin ötesine, gelirlerdeki eşitsizlik, çevre, etnik ilişkiler, dini hoşgörü ve şefkat hakkında konuşarak genişlettik. | TED | وقد سلطنا الضوء على ما وراء جرائم الشرف وتحدثنا عن عدم المساواة في الدخل، عن البيئة، العلاقات العرقية والتسامح الديني والرحمة |
| Erkeklerin koyduğu kurallara karşı gelip kendi özgür iradeleriyle evlenmeyi ve boşanmayı seçen ya da yasa dışı ilişkileri olduğundan şüphelenilen kadınların yine erkekler tarafından cezalandırıldığı namus cinayetleri dünyanın birçok yerinde gerçekleşiyor. | TED | جرائم الشرف موجودة في عدة أماكن في العالم، حيث يعاقب الرجال النساء اللواتي انتهكن قواعد هم من وضعها، النساء اللواتي يتزوجن بإرادتهن أو النساء اللواتي ترغبن بالطلاق واللواتي يُشتبه بأن لهن علاقة غير مشروعة. |
| 16 yaşımdaydım. Şiir yazmaya ve kapı kapı dolaşıp herkese töre cinayetlerini, neden yapıldığını, niye önüne geçilmesi gerektiğini anlatmaya ve farkındalık yaratmaya başladım. Ta ki bu meseleyi ele almanın çok çok daha iyi bir yolunu bulana dek. | TED | كان عمري ١٦سنة -- بدأت كتابة الشعر و أطرق الأبواب باباً باباً أخبر الناس عن جرائم الشرف لماذا تحدث و لماذا يجب أن توقف و رفع الوعي حيالها إلى حين أن وجدت طريقة أفضل بكثير للتعامل مع هذه القضية. |
| Veya 16 yaşımdayken üç küçük çocuğun gelip arkadaşımın töre cinayeti denen bir şey için öldürüldüğünü fısıldadığı o karanlık gecenin. | TED | أو تلك الليلة حالكة السواد عندما كان عمري ١٦ سنة عندما جائني ثلاث أطفال وهمسوا في أذني بأن صديقتي قد قُتلت في شيء يُسمى "جرائم الشرف" |
| [Google] (Kahkahalar) töre cinayeti geleneği ile ilgili bir şeyler yapma arzusuyla doluyken, Google'dan faydalandım ve insanların dünyanın her yerinden diğer insanlarla iletişime geçebildiği bir site olan Facebook' u keşfettim. Böylece, Karaçi'deki küçücük, beton çatılı tek odamdan, Birleşik Krallık, A.B.D, Avustralya ve Kanada'dan insanlarla bağlantı kurdum ve töre cinayetlerine karşı WAKE UP (UYANIN) isminde bir kampanya başlattım. | TED | [غوغل] (ضحك) في رغبتي الملحة لفعل شيء حيال هذا التقليد عكفت على استخدام غوغل ومن ثم اكتشفت فيس بوك الموقع الذي يمكن الناس من الإتصال بأي أحد في العالم و هكذا، من تحت سقف غرفتي الصغيرة في كراتشي كنت على اتصال بأناس في المملكة المتحدة و الولايات المتحدة واستراليا و كندا وأقمتُ حملة اسمها حملة استيقظ ضد جرائم الشرف |