| beni arkadan yakaladı ve çalılıklara doğru çekti. | Open Subtitles | لقد أمسكَ بي من الخلف و من ثمّ جرّني نحو الأجمّة |
| beni eve götürüp 3 gün boyunca dövdü. | Open Subtitles | جرّني إلى البيت و ضربني لثلاثة أيّام متتالية |
| beni eve götürüp 3 gün boyunca dövdü. | Open Subtitles | جرّني إلى البيت و ضربني لثلاثة أيّام متتالية. |
| Bu işe beni sen sürükledin,ben de sana yardım etmeye çalışıyorum. | Open Subtitles | أنت من جرّني إلى داخل هذا، وأنا أحاول مساعدتك. |
| Ki beni zorlamıştı ve o kadar rahatsız olmuştum ki o gün, bir daha asla aptal biriyle çıkmayacağıma yemin etmiştim. | Open Subtitles | الذي جرّني عليه ، و قد كان إرعاجاً كبيراً لي و منذ ذلك وعدت نفسي . أن لا أواعد شخصاً غبياً آخر |
| Bu pisliği bas bas bağırmaya beni sen sürükledin ve şimdi ise benden seni kurtarmamı istiyorsun? | Open Subtitles | أنت من جرّني بشدة لهذه القذارة, و الآن تريد مني أن أخرج منها؟ |
| beni dosdoğru odama götürüp korkularımla yüzleşmem gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | جرّني لغرفتي وقال إن عليّ مواجهة مخاوفي. |
| Biri beni ayağa kaldırdı. | Open Subtitles | ولكن حينها جرّني أحدهم لأقف على قدميّ |
| beni içeri çekerse olacağı biliyordum, o... | Open Subtitles | كنتُ أعلم أنّه إذا ما جرّني إلى الداخل سيُقدم على... .. |
| Polis bir komplo davası uydurup beni zorladı. | Open Subtitles | يتاجر لقد جرّني إلى قضيّة تآمر ملفقة. |
| beni o dar sokağa çektiğinde yemin ederim beni öldüreceğini düşündüm. | Open Subtitles | عندما جرّني إلى ذلك الزقاق، أقسم... ظننتُ أنّه سيقتلني. |
| Ya da sokak boyunca beni sürükle. | Open Subtitles | أو جرّني عبر الشوارع إنه قرارك |
| İş arkadaşlarımın önünde beni oda boyunca sürüklemene... | Open Subtitles | بعد أن جرّني عبر الغُرفة صائِحاً فيِ |
| beni bu amatörler saatine sürükleyen sendin. | Open Subtitles | أنتَ من جرّني إلى وقتك الهاوي |
| beni üç kıtaya sürükledi. | Open Subtitles | جرّني عبر ثلاث قارات |
| Bak, Jake beni bu işe ilk başta sürükleyen kişiydi. | Open Subtitles | انظري، (جايك) هو من جرّني لهذا الأمر بالأساس، |
| Booth beni önemli bir öğlen yemeğinden kaldırdı. | Open Subtitles | لقد جرّني (بوث) من مأدبة غداء هامّة |
| Kusura bakma. Bu işe beni sen soktun. | Open Subtitles | -أنتِ مَن جرّني إلى هذا الأمر |
| Leo Green, beni bu işe sürükleyen kişi oydu, peşimi bırakmamıştı ama şimdi kendisi yok. | Open Subtitles | (ليو جرين)... هو الشخص الذي جرّني إلى هذا، كما الكلب ومعه عظم، والآن إنسحب. |