| Şimdi bu okul sistemini ücretsiz olarak dünyaya yaymak için çalışıyorum ve fark ettim ki çok ilginçtir, kimse bunu bedavaya istemiyor. | TED | الأن أعمل على جعل هذا النظام المدرسي المجاني متاحا للعالم و لقد وجدت بشكل مثير للاهتمام أن لا أحد يرغب فيه مجانا. |
| Her zamanki gibi, tasarımcılar olarak bu pompayı inanılmaz derecede güzel tasarlamak istedik ve buna çok vakit harcadık. | TED | ومرة أخرى ، كالمصممين ، أردنا جعل هذا شيء بالغ الجمال وقضينا الكثير من الوقت في التفكير في الشكل. |
| bu birçok kişiyi kızdırdı ve kötü bir adım olarak değerlendirildi. | Open Subtitles | جعل هذا الكثير من الناس غاضبين و لوحظ إنها فكرة سيئة |
| Herkesin bu geçişi düzgün yapmak adına yardımcı olacağını biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن الجميع سوف يتعاون في جعل هذا الانتقال سلساً |
| İyi, hepimiz kendimizin şeytanıyız ve bu dünyayı kendi cehennemimize çeviriyoruz | Open Subtitles | حسنا، كل منا الشيطان منطقتنا، ونحن جعل هذا العالم جحيم لدينا. |
| Enerjimizi bu mekanın olabilecek en iyisi olması için harcamak daha iyi. | Open Subtitles | يفضل أن نستغل طاقاتنا في جعل هذا المكان أفضل بقدر ما يمكن. |
| Arastırmacılar bu fareyi sağa ya da sola doğru yönlendirebiliyorlar. | TED | يمكن للعلماء جعل هذا المخلوق يذهب يمينا ويسارا. |
| Öte yandan, kas metastaza da uğrayabiliyor, bu yüzden bu açıklama yetersiz kalıyor. | TED | لكن مره اخرى، حقيقة ان الانتشار لا يذهب للعضلات جعل هذا التفسير غير وارد. |
| bu kabloyu daha hafif yapabilirsek kirişlerimiz daha uzun olabilir. | TED | إذا استطعنا جعل هذا الكابل أخف وزناً، سنحصل على بحر أطول. |
| Gerçekte toplumsal bir değişiklik için, başarılı olabilmesi adına bütün bu grupların uzmanlıklarına ihtiyacımız var. | TED | في الواقع، لخلق التغيير الاجتماعي، نحن بحاجة إلى جلب الخبرات من كل تلك الأطراف من أجل جعل هذا العمل. |
| bu işin gerçekleşmesini sağlayabilecek insanlar ilk defa yan yana oturdular ve bunun hakkında konuştular. | TED | التي جلس فيها الأشخاص الذين بامكانهم جعل هذا واقعا حول الطاولة وبدؤا هذه المحادثات. |
| Ama bu yeri bu kadar özel kılan ve insanları ona çeken şey neydi? | TED | ولكن ما الأمر الذي جعل هذا المكان مميزًا، ووجهةً للناس؟ |
| Neyse ki, bilimsel ilerlemeler ve açıkçası, ekonomik gerçekler bu seçeneği her gün daha az uygulanabilir kılıyor. | TED | لحسن الحظ، التقدم العلمي وبصراحة، الحقائق الاقتصادية جعل هذا الخيار أقل قابلية للحياة كل يوم. |
| Microsoft --bu projeyi-- Evrensel Teleskop'u meslektaşlarımızdan, Jim Gray'e adamıştır. Onun yaptığı pek çok iş sayesinde bu proje gerçek anlamda hayata geçebildi. | TED | إذا مايركوسوفت.. هذا مشروع مهدى إلى " جيم غراي " وهو زميل لنا، و الكثير من العمل الذي أداه جعل هذا المشروع ممكناً. |
| bu, projeyi herhangi biriyle ilişkili hâle getirebileceğimiz demektir. | TED | وهذا يعني أنه يمكننا جعل هذا المشروع مهم بالنسبة لأي شخص. |
| bu patika gerçek, çünkü insanlar orada olmasını istiyor. | TED | النهج في جعل هذا الطريق حقيقيًا هو، لان الناس أرادوه ان يكون هناك. |
| Ama bu sürgün Dante'yi susturmaktan ziyade, onun en büyük eleştirileri yapmasına yol açtı. | TED | ولكن بدلاً من إسكاته، جعل هذا المنفى الدائم من دانتي أعظم النقاد. |
| Ama bana gösterdiği numara benimle kaldı ve benim okullara gitmemi ve bu dünyayı yalnızca azıcık daha iyi bir yer hâline getirmeyi denememi sağladı. | TED | لكن بقيت الخدعة التي عرضها لي معي مما مكنني من التجول في المدارس محاولًا جعل هذا العالم أفضل قليلًا. |
| Bir sonraki sorumuz: bu yayılmayı gerçekten görselleştirebilir miyiz? | TED | وكان سؤالنا التالي هو: هل يمكننا جعل هذا الإنتشار مرئياً؟ |
| Tüm hafta boyunca Harvey'i izliyordum. bu işi sağlam kazığa bağladı. | Open Subtitles | كنت ارقب هارفي طيلة الاسبوع لقد جعل هذا الامر محكما |