| Şehrin dışında, çocuklarının güvende olduğu bir yerde, sana güzel bir ev alacağız. | Open Subtitles | سنعطيكِ بيت جميل في مكان ما خارج المدينةِ في مكان أطفالكَ سَيَكُونُوا بأمان |
| Bir siteye giriyorsunuz, bayağı da güzel bir siteye, sonra seçimlerden birini seçiyorsunuz. | TED | تدخل إلى موقع إلكتروني، موقع جميل في الواقع، ثم تختار تصويتاً. |
| Bunları ayırdığımızda, bize altı boyutlu yük uzayında güzel bir desen verir. | TED | لذا كلها تنقسم وينتج عن ذلك نمط جميل.. في فضاء شحن سداسي الابعاد. |
| Dışarısı çok güzel ve siz tüm günü ekrana bakarak geçiriyorsunuz. | Open Subtitles | الجو جميل في الخارج وأنتم قضيتم اليوم بأكمله في النظر للشاشات |
| New York'ta güzel bir gün. Yolda güzel kızları seyredenlerin günü. | Open Subtitles | إنه يوم جميل في نيويورك الجو مناسب لمشاهدة الفتيات |
| Venice'te güzel bir yaz günüydü. Gezilerimiz, eski tutkularımızı canlandırma amacını daha yitirmemişti. | Open Subtitles | كان صيف جميل في "فيينا" قبل أن أسافر و أتقاعد في هذا المكان |
| İki çocuğu, Agrestic'de güzel bir evi var. | Open Subtitles | لديك ولدان, منزل جميل في أغريستك |
| Hindistan Cevizi aralığında harika bir buz şöleni. | Open Subtitles | والآن هناك مكان جميل في في الهند غروف مع كوب المبرد |
| Son olarak, gelecekte çevredeki güzel bir yapıya hayretle bakan bir gözlemcinin, bu yapının doğal bir süreç sonucunda mı yoksa yapay olarak mı oluştuğunu ayırt etmesi neredeyse imkansız olacak. | TED | وأخيرا ، لمراقب في المستقبل يتأمل في هيكل جميل في البيئة، قد يجد أنه من المستحيل تقريبا القول سواء كان هذا الهيكل وقد تم إنشاؤه بواسطة عملية طبيعية أو عملية مصطنعة. |
| Ben Müthiş Adam Bob Cormier. Portland'da çok güzel bir cuma sabahı. | Open Subtitles | هنا الزعيم بوب كورمر إنه صباح جمعة جميل في بورتلاند |
| Buradan bir kaç mil uzakta... güzel bir yer olduğunu duydum. - Üstsüz yüzebileceğimiz bir yer. | Open Subtitles | سمعت أنه منزل جميل في نهاية الطريق الترابي حيث يمكننا السباحة عارو الثياب |
| Candice, bu lanet olası şehirde güzel bir şey varsa, görmek için her şeyimi veririm. | Open Subtitles | كانديس، إذا كان هناك أي شيء جميل في هذا المدينة الفوضويه ، أنا أحب رؤيته. |
| Çok güzel bir sonbahar günü şimdi de çok güzel bir şarkı geliyor. | Open Subtitles | يوم خريفي جميل في المدينة وإليكم تسجيل جميل سنذيعة عليكم الآن |
| GÜN Dallas, Teksas'ta güzel bir gün. | Open Subtitles | "اليوم التاسع" يوم جميل في دالاس.. تكساس |
| Texas'ta güzel bir gün. | Open Subtitles | ألآن، هذا يومٌ جميل "في ولاية "تكساس |
| Caraquet'te güzel bir şey kalmadı. | Open Subtitles | لم يبق أي شيء جميل في (كاراكيت) |
| - Red Pony' de güzel bir gün var, ve gece devam ediyor. | Open Subtitles | انهُ يومُ جميل في رد بوي,والسهره مستمره |
| Hayır, yağmurda yürümenin harika bir tarafı yok. | Open Subtitles | إنه جميل ـ لا يوجد شيئ جميل في هذا |