| Bu iki eksen güneye ilerler... Komutanım, Neuville'de Almanlar var. | Open Subtitles | هذه اثنى عشر دبابه بانزر على هذين المحورين يتقدمان جنوبا |
| kuzeye köylere ve insanlara, yada güneye ateş hattı boyunca. | Open Subtitles | شمالا نحو القـُرى والناس, أو جنوبا على طول خط النار |
| Doğuya gidebilir ya da kuzeye geri dönebilirdi, ama hayır, yalnızca güneye. | Open Subtitles | كان بإمكانه ان يذهب شرقا او ان يهرب شمالا لكن لا,دائما جنوبا |
| Hedef nokta, don bir, 700 metre güney, yükseklik sıfır- beş- sıfır. | Open Subtitles | مصدر الهدف , كلب واحد 700 جنوبا . الارتفاع صفر خمسة صفر. |
| Daha güneyde, kıtanın kıyısında denizdeki buz örtüsü kırılmaya başlıyor. | Open Subtitles | جنوبا, وبالقرب من القارة يبدأ غطاء البحر الجليدي في التكسر |
| güneye doğru gidiyor, ölebileceği sıcak bir sokak bulmak için. | Open Subtitles | انه يتجه جنوبا يبحث عن الدفء في الشارع كي يموت |
| güneye gittiğinizi duyunca bir gemi bulup denizden gitmek daha iyi olur dedim. | Open Subtitles | أجل ،حسنا،عندما سمعت أنكم سوف تتجهون جنوبا فكرت أنها توصيلة جيدة ،عبر الماء |
| Bir kamyoncu bildirdi, siyah bir SUV içinde umursamaz bir sürücü... 232 yolu üzerinde güneye gidiyormuş ve fena halde sallanıyormuş. | Open Subtitles | سائق شاحنه للتو ابلغ عن سائق متهور في سيارة دفع رباعي سوداء تتجه جنوبا على 232 و تنحرف بشكل خطير للغاية |
| Bakın, on dakika önce falan güneye doğru gitmemiz lazımdı. | Open Subtitles | إسمعوني، نحن بحاجة إلى الإتجاه جنوبا منذ عشرة دقائق مضت |
| Tanner kadın ve yaşIılarla güneye gider miydi? | Open Subtitles | هل سيذهب تانر جنوبا مع النساء والرجال المسنين |
| Soğuk denizleri geride bırakıp güneye yöneldik. | Open Subtitles | تركنا خلفنا بحور الشتاء وأبحرنا تحت الشمس الساخنة جنوبا |
| güneye, oradan Afrika'nın bilinmeyen sahillerine, ta Fırtına Burnu'na kadar, doğu ve kuzeydoğuya | Open Subtitles | جنوبا نحو أفريقيا الشاسعة الممتدة، حتى عبرنا رأس العواصف واتخذنا مسارا متحدرا |
| Rüzgar ve akıntı gemiyi güneye çevirecek ve kehanetim gerçekleşecek. | Open Subtitles | الرياح والتيارات ستقود السفينه جنوبا ونبؤتى ستتحقق |
| Carpathia olabildiğince hızlı geliyor. Olympic onunla buluşmak üzere güneye doğru yol alıp almadığımızı soruyor. | Open Subtitles | و سفينة الاوليمبيك تسأل ان كنا ذاهبين جنوبا لملاقاتها |
| Güçlenince, savaşarak güneye, denize ilerleyeceğiz. | Open Subtitles | في اللحظة التي سنكون فيها أقوياء سنقاتل في طريقنا جنوبا نحو البحر |
| Onu kuzeye götürebilirsin, ama kız ve ben güneye gidiyoruz. | Open Subtitles | يمكنك أخذه شمالا لكنها وأنا ذاهبان جنوبا |
| Bir ay önce bugün Orada duruyordum. 90 derece güneyde dünyanın en altının tepesinde: Coğrafi güney Kutbunda. | TED | من شهر واحد بالضبط لقد وقفت هناك 90 درجة جنوبا في قمة اسفل العالم . القطب الجنوبي الجغرافي |
| Cadde güney sınırı. Bakın Teğmen, her şey duruldu. | Open Subtitles | الشارع 28 جنوبا, اسمع أيها الملازم كل شئ هادئ |
| Bu Lahore şehrinden, Bin Laden'in yakalandığı Abbotabad'dan 300 km. kadar güneyde. | TED | هذه من مدينة لاهور التي هي حوالي 300 كيلومتر جنوبا من ابوتاباد حيث تم امساك بن لادن |
| Güneyden esti mi, şahini atmacadan ayırt etmesini bilirim. | Open Subtitles | اما اذ هبت جنوبا فاني لحليق اان افرق بين الصقر وعادي الطير |
| Hedef ve dört Hummer 17. otoyolun güneyine doğru hareket ediyorlar. | Open Subtitles | الهدف معه أربعة سيارات همفي تتحرك جنوبا عبر الطريق السريع 17 |
| - Bunlar güneydeki iki yol ayırımı Neuville'de Almanlar var! | Open Subtitles | هذه اثنى عشر دبابه بانزر على هذين المحورين يتقدمان جنوبا |
| Blue Water Köprüsü'nün 5 kilometre güneyinde bir tane var. | Open Subtitles | لدي واحد على بعد 3 أميال جنوبا من جسر بلوواتر |
| New York ve Washington'a giden Southbound Treni... kalkıyor. | Open Subtitles | فليركب الجميع! القطار المتجه جنوبا إلى "نيويورك" و"واشنطن.." سيغادر الآن! |
| Yaklaşık 200 metre güneyimizde. | Open Subtitles | ... حوالي 200 متر ... جنوبا |
| İki zanlı Batı yönünde ilerliyor... | Open Subtitles | مشبوهان يتوجهان جنوبا... |