| Arabaya bin, polise Pasaportunu göster ve karşıya geçip bizi bekle. | Open Subtitles | أركب تلك السيارة أظهر للرجل جواز سفرك وأعبُر إلى الجهة الأخرى |
| Pasaportunu onaylatmak zorunda. Zamanında yapamaz. | Open Subtitles | يجب عليه تصديق جواز سفرك لايمكنه ترحيلك حالا. |
| Pasaportun senin John McDonald olduğunu söylüyor, ve Julie ile asla karşılaşmadın. | Open Subtitles | جواز سفرك يقول بأنك تدعو جون ماكدونالد وجولي ما قابلتك |
| Belki sende beni Pasaportun tekrar mühür yemeden örnek alırsın. | Open Subtitles | وربما عليكِ أن تحذي حذوي قبل أن تختمي جواز سفرك مرة أخرى |
| Beyefendi, pasaport kontrolü için bir dakika bekleyin, lütfen. | Open Subtitles | سيدى ,ممكن تنتظر لحظه نريد ان نفحص جواز سفرك |
| Pasaportunuzu görebilir miyim lütfen? | Open Subtitles | من فضلك، هل يمكنني رؤية جواز سفرك يا سيدي؟ |
| Peki, işte Pasaportunuz, fakat o kadar basit değil. | Open Subtitles | كما أرى فإن جواز سفرك جاهز، لكن الأمر ليس بهذه السهولة. |
| Pasaportunu ve kıyafetlerini alıp, onu aramaya gidiyorum. | Open Subtitles | وسوف آخذ جواز سفرك و ملابسك و اتركك للبحث عنه |
| Yanı sıra Pasaportunu bulduk. | Open Subtitles | ـ كما أننا وجدنا جواز سفرك ـ لا لم تفعلوا |
| Pasaportunu alınca hemen eve mi gideceksin? | Open Subtitles | لو حصلت على جواز سفرك ستعود إلى ديارك في الحال؟ |
| İyi çünkü Pasaportunu çalıp seni bir odaya kilitleyecektim. | Open Subtitles | جيد, لأنني سأسرق جواز سفرك و أحتجزك في غرفتنا |
| Pasaportunu ve paranı alıp özgür kalacaksın. | Open Subtitles | ستحصلي على جواز سفرك وأوراقكِ وستكوني حرة في الذهاب |
| Pasaportun cinayetten iki gün önce Heathrow'da damgalanmış... ve cinayetten bir gün sonraya kadar da Amsterdam'da damgalanmamış. | Open Subtitles | جواز سفرك تم ختمها في الهيثرو قبل يومين من جريمة القتل ولم تختم في أمستردام |
| Birleşmeyi iptal ediyorum. Pasaportun ve biletin Bn. | Open Subtitles | آنسة مكاردل لديها جواز سفرك والتذكرة |
| Pekala, iyi şanslar. İşte Pasaportun. | Open Subtitles | حسنا , حظا موفقا هذا جواز سفرك |
| Senin pasaport işini halledeceğiz, sen de tabancayı Margolese'e vereceksin. | Open Subtitles | سنحصل على جواز سفرك وستقوم بإعطاء مارغوليس البندقية |
| Yalnızca pasaport lâzım. | Open Subtitles | سنخرجها وقت الغداء سأحتاج فقط الى جواز سفرك |
| Pasaportunuzu alana kadar burada kalabilirsiniz, tamam mı? | Open Subtitles | يمكنك البقاء هنا حتى تحصل على جواز سفرك حسنا؟ |
| Pasaportunuzu teslim edeceksiniz, ...hiçbir şekilde bir çocuğa yaklaşmayacaksınız, ...ya da park veya okulların yakınında dolaşmayacaksınız. | Open Subtitles | سوف تسلم جواز سفرك ولا يسمح لك الأقتراب من أي طفل أو أن تكون في محيط ساحات اللعب أو المدارس. |
| Bir kaç işlem için tekrar Pasaportunuz lazım, ve sonra arabanızı hemen alabilirsiniz. | Open Subtitles | سنحتاج إلى جواز سفرك مُجدداً لإنهاء بعض الأعمال الورقية وينبغي عليك أن تحصل على سيارتك في الحال |
| Ve belki sen de Pasaportuna bir daha el.. ...konulmadan beni, örnek almalısın. | Open Subtitles | وربما عليكِ أن تحذي حذوي قبل أن تختمي جواز سفرك مرة أخرى |
| Çalışma vizesi yok. Pasaportunuzun süresi yakında doluyor. | Open Subtitles | ليس لديك تأشيرة عمل سينتهى جواز سفرك قريباً |
| -Pasaportsuz bir yere gitmiyorsun. - pasaportu gerçekten çalındı. | Open Subtitles | لن تذهب لأي مكان دون جواز سفرك - جواز سفره حقاً أنسرق - |
| Pasaportunda Dışişleri Bakanlığı damgası olmadan Kolombiya'ya ayak bile basamazsın. | Open Subtitles | لا تستطيع الهبوط حتى في كولومبيا بدون طابع وزارة الخارجية على جواز سفرك |
| Ve serbest olduğunuz sürece pasaportunuza el konulacak. | Open Subtitles | ، لذا ، فبما أنك هنا أطلب منك أن تُسلمنا جواز سفرك |
| Pasaportunuzla paranız size iade edilse, hafızanız düzelir mi? | Open Subtitles | هل ستتحسن ذاكرتك لو عاد لك جواز سفرك وأموالك؟ |
| Pasaportunuzda Schipol'e veya civar havaalanlarına ait bir damga yok. | Open Subtitles | لا يوجد تاشيرات على جواز سفرك في شيبول أو أي من المطارات المجاورة |
| Hayır, ama Pasaportlarınızı kontrol edeceğim. | Open Subtitles | كلا، شكراً لكني أريد رؤية جواز سفرك من فضلك |