| Birlikte Kasap Genovese'ye gittik. Çünkü her perşembe annem agnolotti yapar. | Open Subtitles | كنا عند جينوفيس الجزار لانه يوم الخميس يصنع.. |
| Genovese çok mutluydu ve istediği her kadını elde edebileceğine inanıyordu. | Open Subtitles | جينوفيس) على قمة العالم) ومقتنع أنه يمكنه الحصول على امرأه يريدها |
| Ama birlikte olmak için Genovese'nin yolunda duran adamı yoldan çekmesi gerekiyordu: | Open Subtitles | لكن ليكونو معاً سيكون على (جينوفيس) الاهتمام بالرجل الوحيد الذي يقف بطريقة |
| Genovese, ordu hapishanesindeyken Amerika'da cinayetten arandığı ortaya çıktı. | Open Subtitles | حجز (جينوفيس) عند الجيش,وعرفوا انه مطلوب بجريمة قتل في الولايات المتحدة |
| Farklılıklarına rağmen Luciano, bu suç imparatorluğunu Genovese'le birlikte yarattığının farkındaydı. | Open Subtitles | وعلى الرغم من خلافاتهم (لوتشيانو) يعلم ان (جينوفيس) بنى امبراطورية الاجرام معه |
| Meyer Lansky, Bugsy Siegel Frank Costello ve Vito Genovese düzensiz New York sokaklarından, ülke genelinde bir suç imparatorluğu kurmak için yükseldiler. | Open Subtitles | (ماير لانسكي), (بوغسي سيكل) (فران كوستيلو) و (فيتو جينوفيس) قد بعثو الفوضى في شوارع نيويورك |
| Vito Genovese de klasik bir gangsterdi. | Open Subtitles | "و "فيتو جينوفيس كان سفاحاً تقليدياً |
| Vito Genovese ise on yılı aşkın bir süredir acımasız bir müttefikti. | Open Subtitles | في حين كان (فيتو جينوفيس) حليف لا يرحم لكنه كان مخلصاً |
| Genovese ise bir kabadayıydı. | Open Subtitles | فرانك كوستلو) كان رجلا مهذباً) جينوفيس), كان صلباً) |
| İpler hâlâ Luciano'nun elindeydi ama Costello ve Genovese onun emirlerini uygulayarak işlerin tıkır tıkır yürüdüğünden emin oluyorlardı. | Open Subtitles | ولايزال (لوتشيانو) على اتصال لكن (كوستيلو) و (جينوفيس) تصرفو وفق أوامره علمو بكد ليتأكد من سير الاعمال على نحو سلس |
| Ama Genovese, en baştan itibaren gücün aklını almasına izin vermişti. | Open Subtitles | لكن من البداية جينوفيس) أتاح للقوة بالتغرس لرأسه) |
| Genovese krallar gibi yaşamaya başladı şehirdeki en pahalı restoranlarda ve kulüplerde gücüyle hava attı. | Open Subtitles | جينوفيس) بدأ العيش كملك) تباهى بقوته في المدينة أغلى الفنادق والملاهي |
| Aylarca Anna'ya kur yaptıktan sonra Genovese ve kuzeni, birbirlerine aşık oldu. | Open Subtitles | بعد مغازلة (آنا) لعدة أشهر جينوفيس) وقريبته وقعو في حب بعضهم) |
| Anna'nın kocasının ölüm emrini verdikten iki hafta sonra Anna Petillo, Vito Genovese ile evlendi. | Open Subtitles | أسبوعان بعد أمر قتل الزوج (فيتو جينوفيس) يتزوج (آنا بيتلو) |
| Genovese'nin saltanatlığı sırasında Luciano'nun suç ailesi çöküşe geçti. | Open Subtitles | (تحت عهدة (جينوفيس هيكل عائلة (لوتشيانو) بدأ بالانهيار |
| Genovese'nin davranışlarının tüm suç ailesini etkilediğini anlayan Costello kendi aile patronunu kontrol altına alması gerektiğini anladı. | Open Subtitles | ذلك لايبدو جيداً اذا كنا في العلن بمعرفة (جينوفيس) وراء ذلك كل جرائم العائلة |
| Genovese aileyi devraldı fakat başını derde soktu. | Open Subtitles | جينوفيس) تولى أمر العائلة) لكن (جينوفيس) متورط |
| Genovese'in olmamasıyla birlikte Frank Costello, Luciano suç ailesinin yeni patronu oldu. | Open Subtitles | جينوفيس) خارج الصورة) (أصبح (فرانك كوستيلو القائم بأعمال الزعيم جديد من عائلة (لوسيانو) للجريمة |
| Ancak Genovese, gücün aklını almasına izin verdi. | Open Subtitles | ولكن (جينوفيس) ادارت السلطة رأسه |
| Savaş sırasında Genovese, Mussolini'yle çalışıyordu. | Open Subtitles | خلال الحرب (جينوفيس) عمل مع (موسوليني) |