| Güneş gülü gibi yapraklarının kenarında nektar üreterek kendisini çekici hale getirir. | Open Subtitles | مثل السنديو تجعل نفسها جذابة جدا تُخرج الرّحيق من حافّة كل ورقة |
| Peki ya bir kara deliğin olay ufkunun hemen kenarında ortaya çıkarsa ne olur? | TED | لكن ما الذي يحدث عندما يظهران بالضبط عند حافّة أفق الحدث للثقب الأسود؟ |
| Paranın kenarında yazan numara. | Open Subtitles | إنّها الكتابة الموجودة على طول حافّة ورقة النقد. |
| Ta ki epey kan bulaşan bıçak elinden düştükten sonra tıpkı sendeki gibi avucunda derin bir kesik oluşturup kurbanın elbisesinde hafif bir kan sıçrama izi bırakana dek. | Open Subtitles | انزلقت يدها على حافّة الشفرة الحادّة... وجرحت راحتها جرحًا غائرًا، على غراركِ مخلّفةً لطخة ارتداديّة على ثوب الضحيّة |
| Kadını defalarca bıçaklamış. Ta ki epey kan bulaşan bıçak elinden düşüp avucundaki gibi derin bir kesik oluşturana dek. | Open Subtitles | طعن المرأة مرارًا حتّى دميت السكّين، انزلقت يدها على حافّة الشفرة الحادّة... |
| Ama su kenarında sayıları artmaya devam ediyor ve sonunda tehlikeyle hepsi birden yüzleşiyor. | Open Subtitles | لكن تستمرّ الأعداد بالتزايد عند حافّة النهر وفي النهاية، يواجهون الخطر سويّة |
| Peki, önce yatağın kenarında öpüşmeye başladık. | Open Subtitles | حسنًا، أولاً، بدأنا بتبويس بعضنا على حافّة السرير. |
| Ve yaşanabilir bölgenin hemen kenarında bulunuyor. | Open Subtitles | وإنه على حافّة النطاق الصالح للسكن |