| Fark etmediysen söyleyeyim, benden istenen şeylerin nedenini öğrenmeyi çok severim. | Open Subtitles | في حال لم تلاحظ، فلدي نوعا ما تساؤل كبير عن السبب؟ |
| Eğer farketmediysen söyleyeyim, firmadaki tek avukat benim. | Open Subtitles | في حال لم تلاحظ أنا المحامي الوحيد في شركتي |
| Duymadıysan bir daha söyleyeyim, seni asla dengim olarak görmeyeceğim. | Open Subtitles | في حال لم تسمعني ، قلت لن أراك أبداً كشخص مساوٍ لي |
| Emirleri dinlemediysen diye söylüyorum, Yıldız Filosu yasaları dışına çıkmıyoruz. | Open Subtitles | في حال لم تكن تستمع للأوامر مهمتنا لا تنطبق بالقوانين |
| Emirleri dinlemediysen diye söylüyorum, Yıldız Filosu yasaları dışına çıkmıyoruz. | Open Subtitles | في حال لم تكن تستمع للأوامر مهمتنا لا تنطبق بالقوانين |
| Belki çatışma sonrasını beklemeliyiz, ikimizin de geri dönmemesi ihtimaline karşılık. | Open Subtitles | ربما علينا الانتظار حتى انقضاء المعركة، في حال لم نرجع كلانا. |
| Duymamışsınızdır diye söyleyeyim, caddenin karşısındaki arkadaşımız, Betty Young, daha yeni beynini uçurdu. | Open Subtitles | أأنتما مجنونتان؟ في حال لم تسمعا, صديقتنا من الشارع المقابل, بيتي يونغ قد قامت بتفجير دماغها |
| Fark etmediysen ben de söyleyeyim ben her şeyi kendi koşullarımda yaparım. | Open Subtitles | وفي حال لم تلاحظ أفعل الأمور بشروطي الخاصة |
| Fark etmediysen söyleyeyim, orasI aynI zamanda teröristlerin takIldIGI bir yer. | Open Subtitles | حيث يتجمَّع الإرهابيين، في حال لم تُلاحظ |
| Fark etmediysen, söyleyeyim o BlueBell'de ya da en azından buranın birkaç sakiniyle birlikte. | Open Subtitles | الآن، في حال لم تكن قد لاحظت، وقالت انها معجبه ببلوبيل أو على الأقل بعض الأفراد الموجودون هنا |
| Fark etmediysen söyleyeyim, seninle işimiz daha bitmedi akıllı çocuk. | Open Subtitles | في حال لم تكن قد أدركت ذلك، نحن الانتهاء من الشد معك، رجل ذكي. |
| Ben anlamadıysan tekrar söyleyeyim. Hedefle herhangi bir temas kurmayacaksın. | Open Subtitles | وفي حال لم تسمعي كلامي لا تتواصلي مباشرةً مع أيًا من الأهداف |
| Fark etmediysen söyleyeyim dışarıda III. Dünya Savaşı kopuyor. | Open Subtitles | الحرب العالمية الثالثة هناك، في حال لم تلاحظ |
| Ve doğaçlama yapıyoruz ve fark etmediysen söyleyeyim gelecek bunu yapmamızdan pek hoşlanmıyor. | Open Subtitles | ونبقى الارتجال، وفي حال لم تكن قد لاحظت، لا يبدو المستقبل لمثل ذلك عندما نفعل ذلك. |
| Açıklığa kavuşturmadıysam söyleyeyim Summer, seni de terk etti. | Open Subtitles | وفي حال لم أكن أبدا هذا واضح لك، الصيف، وقال انه بك على لك. |
| Gazeteleri okumuyorsanız diye söylüyorum, hayatım bayağı karışık bu aralar. | Open Subtitles | لدي أمور تدور في حياتي الآن في حال لم تكوني على اطلاع على الصحف |
| Fark etmediysen diye söylüyorum, oldukça fazla ilgi çekiyorum. | Open Subtitles | يوجد لدي الكثير من الإنتباه في حال لم تلاحظ هذا |
| Yani, fark etmediysen diye söylüyorum bizimkinin kısa bir fitili var, kocaman da dişleri var. | Open Subtitles | فى حال لم تلاحظى أن صديقنا سريع الغضب ، ولديه أسنان كبيرة |
| Farkına varmamışsındır diye söylüyorum, araba hareket etmiyor. | Open Subtitles | في حال لم تكن قد لاحظت، والسيارة لا تتحرك. |
| Fark etmemişsindir diye söylüyorum, Fanton'un kendisi Panthers futboldur. | Open Subtitles | في حال لم تدرك ذلك فريق النمور لكرة القدم بمثابة فينتون |
| Gürültü yapamama ihtimaline karşı tören için seçenekleri gözden geçirmeliyiz. | Open Subtitles | نحن بحاجة لمناقشة خياراتنا للموكب في حال لم نصدر الضوضاء |
| Burs çıkmaması ihtimaline karşı bir plan yapmak için bilmemiz gerekiyor. | Open Subtitles | علينا أن نعرف لكي نضع خطة في حال لم تحصل عليها. |