| Yani bu konuda biraz sorun yaşadık ve gerçekten sizinle ne olup bittiğini bilgisini paylaşmadık, ve artık bunun vakti geldi. | TED | اذا نحن بطريقة ما علقنا مع هذا، و لم نكن معكم عادلين فيما يخص ما يحدث في الواقع الآن، و حان الوقت أن نفعل |
| Anlaşılan çalışma vakti geldi. | Open Subtitles | يبدو بأنه حان الوقت أن تضع فمك على مكان النقود |
| Sonunda Kanarşistlerin hayvan hakları için ayaklanma vakti geldi. | Open Subtitles | لقد حان الوقت أن تأخذ مجموعتنا وقفة في وجه إستغلال الحيوانات |
| Sanırım artık senaryoyu bir kenara bırakıp olacakları bekleme zamanı geldi. | Open Subtitles | أظنه حان الوقت أن أرمي بكتاب الخطه وأرى الذي سيحدث جنوني |
| Bana çok iyi baktın, ...sanırım benim sana çok iyi bakmamın zamanı geldi. | Open Subtitles | لقد اعتنيتَ بيَّ بشكلٍ جيّدٍ، ظننتُ أنّهُ قد حان الوقت أن أعتني بكَ. |
| Çünkü haklıydın. Artık kendi işimin patronu olma zamanı geldi. | Open Subtitles | كنت محق، لقد حان الوقت أن تكون رئيساً خاص بك. |
| Kanı yeşil akan bir eğlence katilisin. Belki de buradan ışınlanmanın vakti gelmiştir. | Open Subtitles | حسناً، أنت قاتل مرح أخضر دموي ربما حان الوقت أن تنتقل من هنا |
| Bence kütleyi kesip çıkarmamızın vakti geldi. | Open Subtitles | أعتقد أنه حان الوقت أن نتدخل و نزيل هذه الكتلة |
| O arada, seni avla tanıştırma vakti geldi. | Open Subtitles | بالمناسبة، حان الوقت أن أعرفك على الصيد. |
| Bence artık kendi yatağında uyuduğu vakti geldi. | Open Subtitles | أظن أنه قد حان الوقت أن تنام في سريرها الخاص. |
| Artık elini kaldırmanın vakti geldi. | Open Subtitles | أي شخص. حان الوقت أن ترفع يدك. |
| Ve artık hayatlarımızı birlikte geçirmemizin vakti geldi. | Open Subtitles | والآن حان الوقت أن نعيش حياتنا معًا |
| - Onu fena döveceğim yavrum. Erkeğini iş başında görmenin vakti geldi. | Open Subtitles | لقد حان الوقت أن تري رجلكِ كيف يبلي. |
| Cinsel şiddet sadece kadınların sorunuymuş gibi davranmayı bırakmanın zamanı geldi. | TED | ولكن حان الوقت أن نتوقف عن معاملة العنف الجنسي على أنه قضية المرأة. |
| Dawson, sanırım seni bırakmamın zamanı geldi. | Open Subtitles | داوسون، ل اعتقد انه حان الوقت أن ل ندعك تذهب. |
| Bir araya gelip bir şeyler yapma zamanı geldi. | Open Subtitles | حان الوقت أن ننهض جميعاً وأن نقوم بشيء ما. |
| Düzgün bir şekilde tanışmanızın zamanı geldi diye düşündüm. | Open Subtitles | أعتقد أنه حان الوقت أن أقدمه لك بشكل رسمي |
| Düzgün bir şekilde tanışmanızın zamanı geldi diye düşündüm. | Open Subtitles | أعتقد أنه حان الوقت أن أقدمه لك بشكل رسمي |
| Sanırım, onu serbest bırakmamın zamanı geldi. | Open Subtitles | وأعتقد ، لقد حان الوقت أن أترك لها الذهاب. |
| Belki de kendini düşünmeyi bırakıp seni sevenleri düşünmenin vakti gelmiştir. | Open Subtitles | ربما حان الوقت أن تتوقف عن التفكير في نفسك، و تبدأ في التفكير في الاشخاص الذين يحبونك. |
| Bak, belki de daha oyalanmadan vazgeçmenin vakti gelmiştir. | Open Subtitles | ربما حان الوقت أن نبدأ بالتفكير في وضع طعم |