| Son birkaç yıldır seni kilit altında tutuyordu değil mi? | Open Subtitles | لكنه أبقاكِ حبيسة في السنوات القليلة الماضية |
| Son birkaç yıldır seni kilit altında tutuyordu değil mi? | Open Subtitles | لكنه أبقاكِ حبيسة في السنوات القليلة الماضية |
| Hali hazırda büyük zorluklar çekiyoruz ve bir gezegende yaşayan canların hepsi, o gezegene sıkışıp kalmış vaziyettedir. | TED | نحن نواجه صعوبات كبيرة في هذه اللحظة وأي مخلوقات تعيش على كوكب ما فهي حبيسة فيه |
| Bu konuşmayı benimle kasada kilitli bir şekilde yapmanın bir sebebi var mı? | Open Subtitles | هل من سبب يدعوك لإجراء هذه المحادثة وأنت حبيسة معي بخزينة؟ |
| Ruhun phoenix taşının içine hapsoldu. | Open Subtitles | -روحك حبيسة بداخل حجر العنقاء . |
| Burada kapana kısıldım. Bana faydan dokunmaz, onu koru. | Open Subtitles | إنّي حبيسة هنا، وليس بيدكَ ما تفعله من أجلي، فاحمِها! |
| Tanrım, bunu sonsuza dek izleyebilirim keşke kardeşim okyanusun ortasında hapsolmuş olmasaydı. | Open Subtitles | ربّاه، لشاهدت تعذيبك للأبد لو لم تكُن أختي حبيسة في قاع المحيط. |
| Ve bu korkutucu, kendimden nefret ettiğim bir duygu haline hapsoldum. | Open Subtitles | لذا لبثت حبيسة ذاك الشعور الشنيع القاسي من كراهية الذات. |
| Benim kilit altında olmamı istiyorsun sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت أنكِ تريدينني حبيسة. |
| Pekala, Chase daha önce kötü Laurel'le çalışmıştı ama o şu an Argus'ta kilit altında. | Open Subtitles | (تشايس) تعاون مع لورل الشريرة، لكنها حاليًا حبيسة في (أرغوس) |
| Onu kilit altında tutuyorum. | Open Subtitles | انا فقط أبقيها حبيسة هنا . |
| Bu durum değişmediği sürece, Prometheus muhtemelen burada sıkışıp kalacak. | Open Subtitles | حتى تلك التغييرات ،بروميثيوس سوف تظل حبيسة هنا الى أجل غير مسمى |
| Paslı bir kafeste sıkışıp onun gibi bir adam için çalışarak harcanamayacak kadar güzel | Open Subtitles | جميلة جداً في أن تضيعيها حبيسة في قفصٍ روسي للعمل لدى رجل مثل هذا |
| Piano dersleri aldım. Tabii burada sıkışıp kalmışken hiçbir işe yaramıyor. | Open Subtitles | تعلّمت البيانو، لكن لا قيمة لذلك طالما أنا حبيسة هنا. |
| Bu yüzden şimdi daha güçlüsün. Sonsuza dek burada kilitli kalamazsın. | Open Subtitles | أنت أقوى الآن بسبب ذلك لا يمكنك أن تظلى حبيسة إلى الأبد |
| Ama ruhum, ölüme yabancı ve aşkla tanışmamış ...bir halde kilitli kalmıştı. | Open Subtitles | ولكن روحي ظلت حبيسة... تجهل الحب... وشديدة الغرابة |
| Danville, arkadaki odada kilitli olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | دانفيل " قال بأنها حبيسة في الغرفة الخلفية " |
| Ruhun phoenix taşının içine hapsoldu. | Open Subtitles | -روحك حبيسة بداخل حجر العنقاء . |
| Ruhun phoenix taşının içine hapsoldu. | Open Subtitles | -روحك حبيسة بداخل حجر العنقاء . |
| Yani ben de senin gibi kapana kısıldım. | Open Subtitles | إذًا فأنا حبيسة مثلك تمامًا |
| Bazı uydular kazlın buz tabakası altında hapsolmuş engin okyanuslara sahiptirler. | Open Subtitles | وأقمار بمحيطاتٍ شاسعة حبيسة تحت جليدٍ سميك |
| Buraya hapsoldum ve güneş, bu sıcaklık... | Open Subtitles | وصرت حبيسة المكان بالشمس الحارقه |