| hayatının aşkı mıydım yoksa yoldaki bir başka engel mi? | Open Subtitles | هل انا حب حياتك ام ام مجرد ضربة على الطريق؟ |
| hayatının aşkı olduğumu söylemeden önce tüm gece onu mu becerdin? | Open Subtitles | هل ضاجعتها طوال الليل قبل أن تخبريها بأنني حب حياتك ؟ |
| Benim de senin hayatının aşkı olduğumdan emin misin? - Günaydın. | Open Subtitles | هل تعلم بالتأكيد إذا كنت حب حياتك ؟ مرحباً صباح الخير |
| hayatının aşkını yavaşça ve acı çekerek ölürken izlemeyi mi tercih ederdin? | Open Subtitles | هل تفضلُ ان تشاهد حب حياتك يموتُ موتاً بطيئاً وموجعاً ؟ |
| Hayatının aşkıyla 18 yaşında yatakhane koridorunda karşılaştın. | Open Subtitles | لقد قابلتي حب حياتك في مدخل ممر عندما كنتِ في الثامنة عشر ، ولكن هذا لا يمنحكِ الحق في أن تقومي بدور الإله. |
| - Hayatının aşkının ben olduğumu sanıyordum. - Onu 52 parçaya böldüm. | Open Subtitles | ـ لقد تصورت أنني أنا هي حب حياتك ـ قمت بتقطيعها لـ 52 قطعة |
| Margaret, çok önem verdiğin hatta hayatının aşkı olan bir kişi tam bir dert haline geliyor. | Open Subtitles | مارجريت أشعر أن هناك شخص ما يهتم بك ربما يكون حب حياتك سيصبح ذلك ألم حقيقى |
| Birisinin hayatının aşkı olduğunu söylemek kolaydır | Open Subtitles | من السهل أن تقولي بأن هنالك شخص كان حب حياتك |
| Evet, iki gündür kimsenin görmediği hayatının aşkı. | Open Subtitles | صحيح حب حياتك اللذى لم يره أحد منذ يومين |
| hayatının aşkı Domalana adında siyahi bir kadındı, öyle mi? | Open Subtitles | حب حياتك كانت أمرأة سوداء أسمها شيداينستي |
| Sen her nedense Lemon Breeland'in hayatının aşkı olduğundan söz... etmeyi unutmuşken sana nasıl güvenebilirim ki? | Open Subtitles | كيف أثق بك عندما بطريقة ما نسيت أن تذكر ان ليمون بيرلاند كانت حب حياتك ؟ |
| hayatının aşkı pisliğini temizlemiyor veya tıraş olmayı öğrenemiyor. | Open Subtitles | أو أن حب حياتك لا يُنظّف من بعد نفسه, أو لا يتعلم الحلاقة |
| Birlikte geçirdiğimiz neredeyse 365 günden sonra kesin olarak emin misin hayatının aşkı olduğuma? | Open Subtitles | بعد 365 يوم تقريباً على مضينا معاً هل أنت متأكد بأنني انا هي حب حياتك ؟ |
| hayatının aşkı o dans pistinde ona çarpmanı bekliyor olabilir. | Open Subtitles | حب حياتك يمكن أن يكون في مكان الرقص ذاك ينتظرك أن تصطدمي به |
| Banyo küveti kavgası yüzünden hayatının aşkı olmadan yaşamak. | Open Subtitles | العيش بدون حب حياتك بسبب شجار على حوض حمام |
| Cyrus senin hayatının aşkını öldürdü ve seni de öldürmek için geliyordu. | Open Subtitles | قتل سايرس حب حياتك بدّم باردة و الآن هو قادم لقتلك ، أيضا |
| Torunu kaybettim ama sen genç hayatının aşkını kaybettin. | Open Subtitles | لقد فقدت حفيد ولكن أنت فقدتِ حب حياتك الشابة |
| hayatının aşkını kaybetmiş olsan kendini nasıl hissederdin? | Open Subtitles | حسنا كيف تشعر لو أنك فقدت حب حياتك ؟ |
| Hayatının aşkıyla tanışmaya hazırsan sanal çöpçatanı dene. | Open Subtitles | إذا كنت جاهزاً لتقابل حب حياتك جرب التوافق الافتراضي |
| Sevdiğin kızın, Hayatının aşkının en sevdiği çiçek nergistir. | Open Subtitles | هذه البنت ، حب حياتك زهورها المفضّلة أزهار النرجس البرّي |
| O kadına hayatımın aşkı demezden evvel o kadının kim olduğunu öğreneydin. | Open Subtitles | لذا قبل ان تقول أنها حب حياتك إعرف من تكون |
| Senin aşk hayatını konuşmak için burada değilim. | Open Subtitles | أنا لست هنا لأتحدث عن حب حياتك |
| hayatınızın aşkı ölüyor. | Open Subtitles | أقصد، حب حياتك يحتضر، وإمّا يمكنك، تعرف، |
| O hayatının aşkıydı biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أنها كانت حب حياتك. |
| Ama hayatının aşkına halk dansı partisinde rastlayacağım diye endişe etmene gerek yoktur. | Open Subtitles | و لكن هناك بالتأكيد لا تقلق من مقابله حب حياتك بالصدفه فى حفله رقص على بعد مدينتين |