| Hayatın o kadar sıradan ki, kahve içecek adam bile bulamıyorsun. | Open Subtitles | حياتكِ بسيطة جداً حتى أنه لا يوجد رجل ليشرب القهوة معكِ؟ |
| O kadar miyoptu ki, topu bırak raketinin sapını bile... | Open Subtitles | إنه ضعيف النظر جداّ حتى أنه ... لا يستطيع رؤية |
| Gücümü yitirmeğe başladığımda, yardım için bağardım... ama çok güçsüz olduğumun farkında bile değildim... 2 metre öteden bile duyulmazdım. | Open Subtitles | عندماكُنتمرهقاً، صرخت طالباً المساعدة. ولكن لم أكن أدرك .ضعفيالشديد. حتى أنه لا يمكن سماعي من على بعد مترين |
| Kızkardeşim kaybolduğunda nerde olduğunu bilmesek bile kızkardeşimin arabasını onun evinden bir kaç blok ötede buluyorsunuz. | Open Subtitles | حتى أنه لا يعرف ماذا كان يفعل عندما اختفت والآن تجد سيارتها على بضع مناطق فقط من منزله؟ |
| O kadar çok şey var ki burada, Lazanyayı getirmeyi bile hatırlayamıyor. | Open Subtitles | الكثير في عقله حتى أنه لا يتذكر اللزانيا |
| Biz değil. Farklı odalarda uyumaya bile ses çıkarmıyor. | Open Subtitles | ليس نحن، حتى أنه لا يمانع في النوم في غرفتين منفصلتين |
| Kablolu ya da hızlı internetin bile yok. | Open Subtitles | حتى أنه لا يتوفّر لديك قنوات تلفاز ولا إنترنت عالي السرعة |
| Yani nişanlına bile söyleyemeyecek kadar gizli olan şey ne? | Open Subtitles | أعني ما الشئ السري للغاية حتى أنه لا يمكنك إطلاع خطيبك عليه ؟ |
| Hatta kanepeden bile kaldıramıyorum. | Open Subtitles | حتى أنه لا يمكنني ان أزيحه من على الأريكة |
| GCMS ile taramalı elektro mikroskobu arasındaki farkı bile bilmiyor. | Open Subtitles | حتى أنه لا يعرف الفرق بين مقياس الكتلة والطيف للوني و الماسح المجهر الالكتروني. |
| Hayır, ona hiç ulaşamadım. Burada olduğumuzu bile bilmiyor. | Open Subtitles | لا أنا لم أتصل به أبداً حتى أنه لا يعلم بأني هنا |
| Bana birazcık olsun saygın yok. Bana gerçeği bile söyleyemiyorsun. | Open Subtitles | لقد قللت من أحترامي , حتى أنه لا يمكنك أخباري الحقيقة ؟ |
| Benim şüphe ettiğim... burası ev bile değil. | Open Subtitles | حتى أنه لا يبدو مثل المنزل الصحيح والذي حقاً لا أظن إنه هو |
| Babamın benimle ilgili hisleri anlaşılıyor. Bana dokunmuyor bile. | Open Subtitles | يمكنني رؤية كيف كان إحساسه نحوي حتى أنه لا يلمسني بالصورة |
| Teknik olarak, aynı odada bile bulunmamamız gerek. | Open Subtitles | حتى أنه لا ينبغي لنا أن نكون في نفس الغرفة |
| Sikinde değil. Sikecek ve gidecek, adını bile bilmiyor. | Open Subtitles | هو لا يهتم سيقوم بمضاجعتهتا ثم يرحل, حتى أنه لا يعرف اسمها |
| Tehlikeli seviyelerde zehirli metale mahrum kalıyorlar ve düzgün koruyucu giysiler bile giymiyorlar. | Open Subtitles | يتعرضون لمستويات خطيرة من سم المعادن الثقيلة، حتى أنه لا يتم منحهم لوزام حماية مناسبة |
| Balık, Avrupa balığının yüzde 40 ila 60'ı denizdeyken atılıyor, karaya bile ulaşamadan. | TED | السمك، 40 إلى 60 % من سمك أوروبا يتم التخلص منه في البحر، حتى أنه لا يؤخذ إلى اليابسة. |
| Harita katlamayı bile bilmiyorum. | Open Subtitles | حتى أنه لا يعرف كيف يمسك بالخريطه |
| Aynı şekilde yapmıyor bile. | Open Subtitles | حتى أنه لا يفعلها بنفس الطريقة. |