| Linda bu ayakla yürüyemez. Ayağa bile kalkamaz. | Open Subtitles | إسمعني ، ليندا لاتستطيع المشي برجل هكذا ، حتى إنها لاتستطيع الوقوف |
| Bu bizim haberimiz değil. Bu bir haber bile değil, bir röportaj. | Open Subtitles | هذه ليست قصتنا حتى إنها ليست قصة إنها مقابلة |
| Hatta, yardım almaktan bile bahsediyordu. | Open Subtitles | حتى إنها ذكرت إن قد تقابل طبيباً بشأن هذا |
| Şunu da söyleyeyim, kafasını bile çevirmedi. | Open Subtitles | دعني أخبرك حتى إنها لم تبعد رأسها عن الموقد |
| "Bir terslik mi var?" diye sordugumda bana bakmadi bile. | Open Subtitles | "هل كل شيء على مايرام؟" حتى إنها لا تنظرُ إلي |
| Ve neden olduğunu bile bilmiyorlar. Bu altıncı his gibi birşey. | Open Subtitles | ولا يعرفون لماذا حتى إنها الحاسة السادسة |
| Sana söz, kendi partinden bile güzel olacak. | Open Subtitles | حتى إنها ستكون أفضل من حفلة عيد ميلادك, أعدك. |
| Bazı ilaçlar o kadar güçlü oluyor ki beni bile tanımıyor. | Open Subtitles | أحياناً يكون الأمر قوياً حتى إنها لا تعرفني. |
| İsimlerimizi bile bilmiyor, tam bir sürtük. | Open Subtitles | حتى إنها لا تعلم أسمائنا وهى عاهرة بشكل كامل |
| Yan çizmeyesin diye sana biraz cesaret vermemi bile istedi. | Open Subtitles | حتى إنها أشارت عليّ لإعطائكم دفعة صغيرة, كي لا تتخاذلوا! |
| Asalağın şirketini düşünmek bile istemiyorum. | Open Subtitles | .لا تفكر في ذلك حتى إنها شركة ذلك المتطفل |
| İstediğim şey menüde yoksa bile yapıyor. | Open Subtitles | حتى إنها تطهو لي طعامًا لا يوجد في قائمة مطعمها |
| Son iki haftada iki kadın öldü, aynı organları kayıp ve öldürme yerleri bile birbirini tutuyor. | Open Subtitles | لكن هناك إمرأتان تم قتلهما خلال الإسبوعين المنصرمين، ونفس أعضاء الجسم مفقودة حتى إنها نفس منطقة الصيد القديمة |
| Noel çorabının içindeki küçük bir hediye bile değil. Belki küçük bir başlangıç. | Open Subtitles | حتى إنها ليست هدية الصغيرة التي بالكاد أن أفتحها. |
| Bana hamileyken bile kuğu balesi yaptı. | Open Subtitles | حتى إنها رقصت رقصة البجعة عندما كانت حاملاً بي |
| Yukarıda, farkında bile olmadığı yerlerinden pislık temizliyor. | Open Subtitles | بالأعلى تلقي بالقذارة بعيداً وهي لا تعرف حتى إنها امتلكته |
| Daha gözlerini bile açmadı, ve onu sınırdışı mı edecekler? | Open Subtitles | حتى إنها لم تفتح عينيها بعد ويريدون أن يرحلوها؟ |
| Victoria'yı öldürmekle suçladım, ki biliyorum öldürdü, gözünü bile kırpmadı. | Open Subtitles | حتى إنها لم تتأثر بشيء عندما إتهمتها بقتل فيكتوريا وأنا أعلم بأنها فعلت |
| Yarısını okuyamadım bile. Aramice. | Open Subtitles | لا أستطيع قراءة نصفها حتى إنها باللغة الآرامية |
| İçinde et bile yok. Bu sadece havuç. | Open Subtitles | لا يوجد أي لحم بالداخل حتى إنها مجرد جزرة |