| Ama bu adam benimle konuşana kadar, anca tahmin yürütebiliriz. | Open Subtitles | لكنه لا يسعنا سوى التخمين حتى يتحدث هذا الرجل معي |
| O diğer tarafa geçiş yapamıyor seninle konuşana kadar. | Open Subtitles | لا يمكنه العبور إلى عالم الأموات حتى يتحدث معكِ |
| Bayan, dedektif sizinle konuşana kadar içerde kalmanız istendi. | Open Subtitles | آنسة , لقد طلبنا منك البقاء بالداخل حتى يتحدث معك المحقق |
| Seninle önce kendisi konuşana dek sana hiçbir şey anlatmamam konusunda Charlie'den kesin emir aldım. | Open Subtitles | لدي أوامر من (شارلي) بعدم تبليغك بشيء حتى يتحدث إليك أولاً. |
| Sonra da onları konuşana dek içlerine Tanrı korkusu yerleştiriyorum. | Open Subtitles | وأقوم بترهيبه حتى يتحدث |
| Telefonlarına cevap vermiyormuşsun, konuşana kadar gitmeyecekmiş. | Open Subtitles | ويقول بأنك لاتردين على رسائله أو اتصالاته وأنه لن يغادر حتى يتحدث إليك. |
| konuşana kadar ona acı çektireceğiz yoksa ölecekler. | Open Subtitles | يجب أن نؤلمه حتى يتحدث و إلّا ستموت الفتاتان |
| konuşana kadar ona acı çektireceğiz, yoksa ölecekler. | Open Subtitles | يجب أن نؤلمه حتى يتحدث و إلّا ستموت الفتاتان |
| Babası tüfekle geldi ve oğlunu öldüren polisle konuşana kadar cesedin yanından ayrılmayacak. | Open Subtitles | الوالد ظهر للتو مع بندقية، لن يسمح للشرطة بالاقتراب من الجثة حتى يتحدث إلى الضابط الذي قتل ولده |
| Benimle konuşana kadar gitmeyeceğimi de söyle. Tamam? | Open Subtitles | أخبره أنني لن أغادر حتى يتحدث معي |
| Ben konuşana kadar, konuşmakla yükümlü değildir. | Open Subtitles | لا يفترض عليه أن يتكلم حتى يتحدث إلى، |
| Övgülerinizi bu kardeşiniz konuşana kadar saklayın. | Open Subtitles | إحبس أنفاس مديحك حتى يتحدث أخ |
| Tomas'a bir avukatla konuşana kadar beklemesini söyledim. | Open Subtitles | أنا قلت لـ (توماس) أن ينتظر حتى يتحدث إلى محام. |
| Benimle konuşana kadar burada kalacağım. | Open Subtitles | ساكون هنا منتظرا حتى يتحدث احدكم إلي ! |
| Sonra da onları konuşana dek içlerine Tanrı korkusu yerleştiriyorum. | Open Subtitles | وأقوم بترهيبه حتى يتحدث. |