"حتى يتسنّى" - Translation from Arabic to Turkish

    • Böylece
        
    • için
        
    Böylece ruhu, kızının ruhuyla birleşebilecekti. Open Subtitles حتى يتسنّى لها أن تُدمج روحها بروح إبنتها.
    Böylece ruhu, kızının ruhuyla birleşebilecekti. Open Subtitles حتى يتسنّى لها أن تُدمج روحها بروح إبنتها.
    Böylece su donduktan sonra arka bahçede alıştırma yapabileceğim. Open Subtitles وأتركها تتجمد حتى يتسنّى لي ممارسة التزلج في الساحة الخلفية
    Her şeye dayanabilmen için çok yemen gerek. Ve imzalaman gerek. Open Subtitles عليكِ أن تتناولي الطعام حتى يتسنّى لكِ أن تواجهي أي شيء وعليكِ أن توقعي
    Veda edebilmeniz için elimizden geleni yapıp, uyandırmaya çalışacağız. Open Subtitles سنفعل ما بوسعنا لإيقاظه حتى يتسنّى لكم توديعه
    Her zaman hatırlayabilmen, ve çocuğumuzun bunu bilmesi için, senin ve benim sahip olduğumuzu... Open Subtitles حتى يتسنّى لكِ أن تتذكّري دائماً ولكي يعرف أطفالنا أنّه كان لدينا
    Böylece misafirler, ev sahipleriyle tanışmadan önce çevreye alışacaklar. Open Subtitles حتى يتسنّى لهم التعوّد على البيئة قبل لقاء المستوطنين هناك
    Numarasını size veriyorum Böylece onunla konuşabilirsiniz. Open Subtitles سأعطيكم رقمها حتى يتسنّى لكم التحدث معها.
    Böylece biz yaklaşınca, sen onun sikini yalarken, hemen yanından geçebiliriz. Open Subtitles حتى يتسنّى لنا الإقتراب بينما تقوم بلعق قضيبه فنستطيع المرور من جانبه
    Böylece değerli Lu-Lu'sunun yanında olabiliyor. Open Subtitles حتى يتسنّى له لكي يكون بالقرب (من عزيزه الغالي (لو
    Promethean Nebula'ya gidelim artık Böylece torunum bir yaşam kurtarmayı bitirebilsin! Open Subtitles (لنذهب إلى (سديم بروميثيان.. حتى يتسنّى لحفيدي إنقاذُ حياتي!
    Eğer bunu benim için bara koyarsan, partiye başlayabiliriz. Open Subtitles إذا تكرّمت بحفظك لهذه من أجلي حتى يتسنّى لنا إبتداء الحفلة
    Çayırdaki küçük kıza söyleyebilmek için. Open Subtitles حتى يتسنّى لي أن أخبر الفتاة الصغيرة في المرج , إن كان ذلك مهماً لها
    Bedava içki sevisi yapabilmek için uğraştım. Open Subtitles قاتلت حتى يتسنّى لي الإستمرار في تقديم المشروبات مجاناً.
    Kendin yiyebilmek için bana da yediriyorsun. Open Subtitles وتريدني أن أكل بعضًا منه حتى يتسنّى لكِ أكل منه.
    Güvenli bir şekilde taşıyabilmek için tekerlek taktım. Open Subtitles لقد وضعتها على عجلات حتى يتسنّى علي الحفاظ عليها
    Buradaki mavi minibüs yeni vampirler yapıyor ve çocukların kolayca öldürmesi için ortalığa salıyor. Open Subtitles رجل الشاحنة الزرقاء هنا كان ينتج مصاصي دماء حديثي التحوّل ويوقع بهم حتى يتسنّى لأطفالك قتلهم بسهولة

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more