| Ama o senin sinirine dokundu ve bunun mahkemede olmasını istemeyiz. | Open Subtitles | لَكنَّه استطاع استفزازك و لا يمكن حدوثه عندما نَذْهبُ إلى المحاكمة |
| 7 yaşındayken olmasını beklemiyordum. Neden bilmiyorum, ama beklemiyordum. | TED | لم اتوقع حدوثه وهي في السابعه من العمر, لا اعلم لماذا |
| Aslında, gerçekleşmesi için yapılandırılmış bir şeydi, olması gerekiyordu. | TED | وفي الحقيقة، لقد كان شيئاً مخطط لحدوثه، كان من المفترض حدوثه. |
| Beni adım adım takip edin. Birine deferoksamin verirseniz ne olması beklenir? | Open Subtitles | سيروا معي خطوة بخطوة ماذا يفترض حدوثه عند إعطاء أحد الديفيروكسامين؟ |
| Ama bilimin bize büyük ihtimal olacağını söylediği şeyleri şöyle bir düşünelim. | TED | لكن دعونا فقط نتمعن فيما يخبرنا العلم أنه من المرجح حدوثه. |
| Bu harika! başına gelebilecek en güzel şey. Kız kim? | Open Subtitles | هذا رائع ، إنه أفضل شئ يمكن حدوثه ، من هى الفتاة ؟ |
| Sadece Tanrı olmadan önce olacakları görür. | Open Subtitles | ذلك فقط إنه من المفترض رؤية أي شيئ قبل حدوثه |
| Şimdi bunun gerçekleşmesini, canlı olarak, çip üzerindeki gerçek bir insan akciğerinde göreceksiniz. | TED | حسنا سترون الأمر أثناء حدوثه الآن مباشرة من رئة بشريّة في رقاقة. |
| Bunlar yaşadığınız yerde olmasını isteyeceğiniz şeyler ise, işte iğneyi hareket ettirmek için yapabileğiniz üç şey: | TED | إذا كان كل ذلك يبدو مثل شيء تودون حدوثه حيث تمكثون، فإليكم ثلاثة أشياء يمكنكم القيام بها لتغيير الوضع. |
| Size ekibimle beraber gerçeğe dönüştürmek için canla başla çalıştığımız teknolojiyle ne olmasını umduğumu anlatayım. | TED | سأخبركم عن ما آمل حدوثه باستخدام تقنيتي هذه، والذي سنقوم فريقي وأنا بوضع بقلوبنا وأرواحنا لجعله حقيقة. |
| Bir kaç hafta önce, bir teklif aldık, olmasını istediğim buydu... | Open Subtitles | منذ عدة أسابيع تلقينا عرضاً وهذا ما كنتُ أودّ حدوثه |
| İşte bu yüzden buradayız - neyin yanlış olduğunu görmek ve bir daha olmasını engellemek için. | Open Subtitles | حسنا لهذا نحن هنا لنرى ما الخلل الذي حدث ومنع حدوثه مرة أخرى |
| Ne olacağını bilmiyorum, ama su üzerinde olması gerektiğini biliyorum. | Open Subtitles | لست متأكداً ممّا سيحدث ولكنّي متأكد من وجوب حدوثه في المياه |
| Hayır, olabilecek en kötü şey, sana aşık olması, evlenmeniz. | Open Subtitles | لا, الشي الاسوء حدوثه ان تشعر بالحب نحوك, وانك سوف تتزوجها |
| Bugün her ne olursa olması gereken şeyler olmuştur. | Open Subtitles | واي شيء سيحدث اليوم هو بالضبط ما يجب حدوثه |
| O zamandan beri ne oldu, ve uzmanlar önümüzdeki yüzyıl içinde çocuk sayısının ne olacağını tahmin ediyorlar? | TED | ما الذي حدث منذ ذلك الحين، وما الذي يتنبؤ الخبراء حدوثه لعدد الأطفال خلال هذا القرن؟ |
| ve bazı insanlar çıkıp bugün aynı şey olacağını anlatıyorlar, görmek istediğimiz şey bu Yüzyilda halıhazırda görüyoruz. | TED | إذن هناك من يخبروننا أن كل هذا سيعاد حدوثه اليوم، أننا سنشهد ذات الشيء في هذا القرن. |
| Unutma, Bay Spenalzo'nun başına gelenler senin de başına gelebilir. | Open Subtitles | . تذكر ، ما حدث للسيد سبينالزو من الممكن حدوثه لك |
| Sanırım, insan başına gelmedikçe bu tür konularda bir şey yapmıyor. | Open Subtitles | حسناً أظنه نوع الأمور الذي لا تأبه له حتى حدوثه |
| Bu olaylar olmadan onları görmenin en kötü yanı. | Open Subtitles | تلك إحدى الأشياء السيئة حول معرفة ما يحدث قبل حدوثه |
| Şeyh idamın canlı yayında gerçekleşmesini istiyor. | Open Subtitles | يريد الشيخ مشاهدة الاعدام عبر الانترنت أثناء حدوثه |
| Yapılamaz. En azından havadan. | Open Subtitles | هذا شي لايمكن حدوثه ليس من الهواء علي اية حال |