| Etrafta bulunduğumuz süre boyunca iktidardaki insanlar bizim olan hayatları yaşamaya cesaret eden trans insanları hayatlarından mahrum etmeye çalıştılar. | TED | منذ تواجدنا، حاول أصحاب النفوذ السعي إلى حرمان الأشخاص المتحولين من حقوقهم لأننا أردنا أن نحيا حياتنا كما نرضاها. |
| Ama sen nedense, burda kalmayı tercih ediyorsun, ...insanları askeri ve idari yeteneklerinden mahrum bırakıyorsun. | Open Subtitles | و لكنك قد اخترت البقاء هنا فى نزلك و حرمان الشعب من موهبتك كجندى و قائد |
| Kendimi bir şeylerden mahrum etmeyi sevdim. Eğlenceli. İnzivaya çekilmek gibi. | Open Subtitles | أني أحب حرمان نفسي من الأشياء، في ذلك مرح ورهبانية. |
| Evet, çok acı bir mahrumiyet olacak. Doğrusu sayın leydinin arkadaşlığından mahrum kalmaya nasıl dayanacağım bilmiyorum! | Open Subtitles | انه حقا حرمان قاسي جدا، بالكاد اعرف كيف ساتحمل خسارة رفقة سيادتها |
| Rüya yoksunluğu, dalga geçilecek bir şey değildir. | Open Subtitles | حرمان الحلم شيء لا يمكن العبث به |
| Bu yaşlarda bir kızı arabada kendinden yaşlı adamlarla sevişme fırsatından mahrum edemezsin. | Open Subtitles | لا يمكنك حرمان مراهقة من فرصة تبادل القبل مع شباب أكبر منها في مواقف السيارات |
| Debelenmeni izleme zevkinden mahrum kalmak istemedik. | Open Subtitles | لم نرد حرمان انفسنا من متعة مشاهدتك و انت مرتبك |
| "İlişki denen şey plastik çarşaflar ve vücudu oksijenden mahrum bırakmayı kapsamamamlı." | Open Subtitles | الجنس في العلاقات من المفترض أن يستخدم البلاستيك لأجله حرمان الشخص من الأكسجين |
| Kızlarını bok kokan külotlu çoraplarından mahrum etmek istemem. | Open Subtitles | لا أريد حرمان فتياتك من سراويلهم ذات النكهة اللعينه |
| Hücrelerini kendi elektrik yükünden mahrum bırakacak. - Şekil değiştirmeye güle güle. | Open Subtitles | حرمان تلك الخلايا من شحنتها الكهربية سينهي أيام تحوله |
| Morgan, elektronik aletler uykudan mahrum eden bir mavi ışık yayıyor ve gece bu yüzden uyuyamıyorsun. | Open Subtitles | مهلا، مورغان أتعلم أن الالكترونيات تعمل على خلق نوع من حرمان النوم بسبب الضوء الأزرق وهذا يمنعك من النوم ليلا |
| Klasik taktikler. Uykudan mahrum etme, açlik grevi. | Open Subtitles | الإجراء المعتاد، حرمان من النوم، إضراب عن الطعام |
| Hangi baba, oğlunu böyle bir mutluluktan mahrum bırakır ki? | Open Subtitles | أي نوع من الأب يريد حرمان ابنه من السعادة؟ |
| Bir oğlu hasta annesinden mahrum bırakmak istemem. | Open Subtitles | حسنا، أنا أكره حرمان ابن من زيارة أمه المريضة |
| Klasik taktikler. Uykudan mahrum etme, açlık grevi. | Open Subtitles | الإجراء المعتاد، حرمان من النوم، إضراب عن الطعام |
| Ebeveyni bir hastalık nedeniyle velayet haklarından mahrum bırakmak düpedüz ayrımcılıktır. | Open Subtitles | حضرة القاضي، حرمان أمّ من حقوق حضانتها بسبب مرض هو تمييز صارخ |
| Kara yengeçleri, karides çiftliklerine yer açmak için buldozerle temizleniyor; sahildeki fırtına barınakları ve doğal su filtreleri talan ediliyor ve balıklar ana üreme ortamlarından mahrum oluyor. | TED | حيث تُجرف أشجار الأيكه الساحلية لإفساح المجال لمزارع الروبيان، وحرمان المجتمعات الساحلية من الحماية ضد العواصف والترشيح الطبيعي للمياه وكذلك حرمان الأسماك من موطنها الأصلي. |
| -Richard'ı mirastan mahrum etmek istediğini biliyorum. -Bunu Eleanor da biliyor. | Open Subtitles | أعلم أنك تريد حرمان "ريتشارد" من العرش و"إلينور" أيضاً |
| Hücrelerini kendi elektrik yükünden mahrum bırakacak. | Open Subtitles | حرمان تلك الخلايا من شحنتها الكهربائية، |
| Hayır. Uyku yoksunluğu terapisinden bahsediyorum. | Open Subtitles | لا , انا اتكلم عن علاج حرمان النوم |
| Uyku yoksunluğu ilaçları... | Open Subtitles | أدوية حرمان النوم |