| Üstüne bir Şey dökmesen iyi edersin. tamam mı, kuş beyinli? | Open Subtitles | من الأفضل لكي ألا تسكبي عليها شيئًا حسنًا يا حمقاء ؟ |
| Şimdi her ikimiz de bu konuda bir Şey yapabiliriz. | Open Subtitles | حسنًا,الآن أنا وانت في موقف يخولنا لفعل شيءِ تجاه ذلك. |
| Tamamdır beyler tuvaletteki vişne bombası patlayana kadar 20 saniyemiz var. | Open Subtitles | حسنًا يا رفاق لدينا 20 ثانية حتى تنفجر قنبلة الكرز في الحمّام |
| Biz olmazsak bile onun iyi olacağına adım gibi eminim. | Open Subtitles | أنا متأكدة أنه يُبلي بلاءً حسنًا حتى وإن كنا هنا |
| Fahişelere ödemek için paraya ihtiyacımız var tamam mı? O yüzden alamazsınız. | Open Subtitles | نحتاج الى المال للدفع الى العاهرات حسنًا لذا لا تستطيعون الحصول عليها |
| Görünüşe göre hepimiz ayrıyken zaman geçirince daha iyi oluyor. | Open Subtitles | يبدو أنّنا نبلي حسنًا في فراقنا أكثر ممّا نكون معًا |
| tamam, başka birine başlayacağım siz ikiniz takılın, olur mu? | Open Subtitles | حسنًا سأبدأ بشخص آخر في حين انتن تحلان الأمر حسنًا؟ |
| SP: peki, teoride kulağa Güzel geliyor, fakat pratikte de bu şekilde mi işledi? | TED | ستيفن: حسنًا نظريًا يبدو هذا جيدًأ لكن هل هو عملي؟ |
| Şey, kurtarılması için birşeyler yapılmayacak tek kişi şuanda o. | Open Subtitles | حسنًا, هي الوحيدة هنا في الجوار تنقذ الآن أي شيء. |
| Onu bir Şey yaparken görmedin. Sadece bunu hatırla. tamam mı? | Open Subtitles | أنّك لم ترَهُ يفعل أيّ شيء، تذّكر ذلك فحسب، حسنًا ؟ |
| Seni bir Şey yapman için ikna etmeye çalışmıyorum. Hayır. | Open Subtitles | أنا لست أحاول أن اقنعك بأي شيئ , حسنًا ؟ |
| Tamamdır, gidip şube müdürlerimize bankalarının güvenli olmadığını söyleyelim. | Open Subtitles | حسنًا لنذهب ونخبر مديرو الفرع بان مصرفهم ليس آمن |
| Tamamdır, bana bir e-posta gönder. Sabah ilk iş seninle görüşeceğim. | Open Subtitles | حسنًا، فقط ارسل ليّ رسالة، وسأراها أول شيء صباحًا، حسنًا.. |
| Tamamdır, geçti. Siz burada kalın. Gidip bir bakayım. | Open Subtitles | حسنًا يا صاح، لقد قضي الأمر أنتظرا هنا سأذهب لألقي نظرة |
| Çok iyi gidiyorsunuz beyler. Eninde sonunda ikiniz de ayağa kalkacaksınız. | Open Subtitles | رفاق، كلاكما يبلي بلاءً حسنًا وكلاكما سيحصل على الساق في النهاية |
| tamam, yani başka bir yaratığın beslenmesi değildi, açık bir saldırıydı. | Open Subtitles | حسنًا , لم يتناولها مخلوق أخر لابد أنه كان هجوم خارجي |
| tamam eğer o insanları öldürmüyorsa o zaman neden kötü kurdu oynuyor? | Open Subtitles | حسنًا إن لم تكن تقتل الناس إذَا لماذا تلعب دور الذئب الشرير؟ |
| Eğitimli bir beyin uzmanı olmadığınızı biliyorum. Fark o kadar da bariz değil ama bir bakın işte, olur mu? | TED | أنا أعلم أنه ليس كلكم خبراء ، و أنها ليست واضحة و لكن فقط انظروا ، حسنًا ؟ |
| Anlatılanlara göre, bu Güzel bir hikâye değil. | TED | حسنًا كما يسير الأمر، هذه ليست قصة جيدة. |
| peki, bende dolabın anahtarı bile yokken onu nasıl dolaba koyabilirim? | Open Subtitles | حسنًا ، كيف وضعته بالخزانة وأنا لا أملك مفتاحها حتى ؟ |
| evet, Pekâlâ, sen ordan istediğin kadar ...yaşlı tavırları sergileyebilirsin, büyükanne. | Open Subtitles | أجل، حسنًا.. ذوقكِ كسنكِ.. لذا الأمر نفسه ينطبق عليكِ يا جدة.. |
| - Pekala, bu kayıt.... ...bir buçuk saat önce yapılmış. | Open Subtitles | حسنًا ، هذا التسجيل سُجّل منذ حوالي ساعة و نصف |
| evet ama sahip olduğu para bende olsa, ben de yapardım. | Open Subtitles | نعم ، حسنًا ، كنتُ سأفعل لو لديّ مال المنحة هذا |
| aslında evet, hediyeleri ben açarım, o kısımda bir sorun yok. | Open Subtitles | حسنًا ، في الحقيقة أنا سأفتح الهدايا لذا لا تقلقوا بشأنها |
| Eh, insan bir yerlere kök salmalı. | Open Subtitles | حسنًا ، على الرجل أن يزرع الجذور في مكان ما |
| Bizden bazıları hademe gibi çalışır, insanların pisliklerini temizler, ve diğerleri, ee, kurtarıcı olmaya çalışırız. | Open Subtitles | بعضنا يعمل العمل وكأنه من أحد عمال النظافة, ينظف فوضى الناس, والآخرين حسنًا, نحن نحاول أن نكون منقذين. |
| Onunla konuşmak istiyordum ama öncelikle yalnız olduğundan emin olmak istedim. | Open Subtitles | حسنًا ، أردت أن أتكلم معه لكنني أردت أن أتأكد أنه أعزب في البداية |