| Spor çılgınlığı. Sağır edici kalabalık. Herşey bir amaç için: Topu ağa sokmak. | TED | هوس الرياضة. حشود تصم الآذان. الكل لفكرة واحدة. |
| kalabalık üniversite ortamında, arkalarda bir çocuk vardı. | Open Subtitles | بين حشود الكلية كنت ذلك الذي يقف بعيداً في الخلف |
| Dışarıda, kalabalık insan grupları beni görmeden koşuşturuyor. | Open Subtitles | فى الخارج، حشود من الناس تجرى بدون أن ترانى |
| Öyle kalabalıklar ki gelmiş geçmiş en büyük sürü unvanını alacağa benziyorlar. | Open Subtitles | إنها تصبح سريعاً إحدى أضخم حشود المفترسين في أي مكان على الكوكب |
| Ona püf noktasını söyledim, ona hangi hareketlerin büyük kalabalığı çekeceğini söyledim. | Open Subtitles | أريته الخطوات أخبرته بنوع الحركات التي تجذب حشود أكثر |
| Gaz geniş kalabalıklara sıkıldığında yayıldıkça zayıflayıp sadece mide bulantısı yapar, ama kapalı bir alanda insanı iki dakikada öldürür. | Open Subtitles | الغاز، عندما يطلق في حشود كبيرة يضعف كلما أنتشر و يتسبب فقط في الغثيان و لكن في الفضاءات المغلقة |
| Kurtarma araçları yolda. kalabalık sessizce ayakta bekliyor. | Open Subtitles | شاحنات السلامة تدور حشود الجماهير تقف على قدميها |
| kalabalık maskeli birini görürse izdiham olur. | Open Subtitles | حشود ساعة الزحمة از رأوا احدا يرتدي قناع ستحصل حالات دوس |
| Bu, gördüğüm en büyük kalabalık yani partisel kariyerimde bu böyle | Open Subtitles | هذه أكبر حشود رأيتها طوال تاريخي السياسي |
| Vardiya dışı saatlerde çok doluyuz ve gece öyle kalabalık oluyor ki rezervasyon almak zorunda kalıyoruz. | Open Subtitles | أصبح المكان مكتظ حتى في ألاوقات المتأخره ولدينا حشود ليلي كبير حتى أعطينا الطاولات اسماء |
| - Senin etrafında da bir kalabalık yok. | Open Subtitles | انت لااريد ان ارى حشود حولك ايضا |
| Hiçbir zaman rekor satışlar veya kalabalık müşteriler için uğraşmadım. | Open Subtitles | لم أسع للمبيعات الضخمة أو حشود الزبائن |
| Bilmiyorum. Cuma akşamları kalabalık olur. | Open Subtitles | لا أعرف, إنهم, مثل, حشود ليلة الجمعة |
| - Basın, kalabalık, kurbanın ailesi olay yerinde. | Open Subtitles | -لدينا، الصحافة، حشود عائلة الضحية في مشهد الجريمة |
| Bu kalabalık toplantıda olmaması gerekiyor. | Open Subtitles | و من غير الممكن تكون بين حشود المؤتمر |
| Selam. Bir viski ve beyaz şarap alabilir miyim? - Ne gürültülü bir kalabalık, değil mi? | Open Subtitles | مرحباً , أيمكنني الحصول على "السكوتش" و نبيذ أبيض , حشود صاخبة ,صحيح ؟ |
| Gittiğimiz her yerde kalabalık gruplar ve protestocular oluyor. | Open Subtitles | هناك حشود و متظاهرين، أينما نذهب. |
| Alay etmeden kalabalıklar ve erkekler sıralarını alabilmek için para ödeyeceklerdi. | Open Subtitles | سيتم السخرية منها أمام حشود كبيرة والرجال ستدفع لأخذ دورهم عليها |
| Tarihte geriye daha büyük bir atlayış yaparsak umumi kafa kesimleri ve idamlar varolduğu sürece, onları izlemeye gelen kalabalıklar olduğunu görürüz. | TED | ولكن إذا نظرنا إلى الماضي، سنرى أنه لطالما وُجد الإعدام القضائي في العلن وقطع الرؤوس، وكانت حشود تتجمع لرؤيتهم. |
| "gayri milli havası kalabalığı hemen ayaklandırdı. | Open Subtitles | "للتهجم على السياسه الخارجيه و إثارة حشود الجماهير فى نفس الوقت |
| Hibernialı kalabalığı defetmek için. | Open Subtitles | إلى حشود الغَزْو الآيرلندي |
| "neşeli kalabalıklara sokaklarda öncülük ederdi." | Open Subtitles | يقود حشود الإبتهاج في الشوارع |