"حصاة" - Translation from Arabic to Turkish

    • çakıl taşı
        
    • taş
        
    • Çakıl
        
    • taşına
        
    • taşından
        
    • çakıl fabrikası
        
    • bir çakıl
        
    İyi bir vaat tıpkı bir sapana tutturulmuş bir çakıl taşı gibi sizi hikayenin başından sonuna kadar sürükler. TED وعد مصرح عنه جيدا هو مثل حصاة يجري سحبها من مقلاع ويدفع بك تقدما في القصة إلى النهاية.
    çakıl taşı mı ne var. Bütün gün beni deli etti. Open Subtitles انها حصاة او ما شابه انها تدفعني للجنون طوال النهار
    susamış bir fil yanıma gelene dek, ya da bir dost... ya da bir bisiklet zili, bir iki çakıl taşı... ..ya da âmâ bir adamın âsâsı yetiyor. Open Subtitles حتى يمر فيل عطش بجواري أو يقفز صديقي للداخل ،أو جرس دراجة .. أو حصاة أو اثنتين أو حتى ما ستفعله عصاة رجل أعمى
    Eğer suya bir taş atarsan etkisi, küçük dalgalar halinde merkezden dışa doğru yayılır. Open Subtitles عندما ترمي حصاة في البحر التأثيرات تتموج بشكل خارجي ابتداءً من النقطة الأساسية التأثيرات تصبح أقوى
    İçimde küçük, rahatsız edeci bir taş var ve bir boru sokup onu dışarıya çekecekler. Open Subtitles لديّ حصاة صغيرة بداخلي، و سوف يدخلون و يمتّصونها.
    Bazı araştırmalar C vitamininin böbrek taşına sebep olduğunu iddia ediyor. Open Subtitles هناك دراسات التي يقول مضمونها بأن الفيتامين " سي " سَيُشكّل حصاة في الكلية
    O böbrek taşından sonra artık, sadece taze şeyler yemek istiyorum. Open Subtitles بعد حصاة الكليّة، لا أريد سوى الطعام الطازج.
    Sanki ayakkabında Çakıl fabrikası var. Open Subtitles لديك حصاة داخل حذائك.
    Tekerleğe çakıl taşı sıkışmış gibi bir ses duyduk. Open Subtitles سمعنا ضجة صغيرة، كما لو أن حصاة إلتصقت بالإطار.
    Ufak bir göle bir çakıl taşı atarsınız, ve dalgalar dışarıya doğru yayılıp her şeye dokunup etkilerler. Open Subtitles "إن رميتم حصاة في بركة ماء، فستتفرّع التموّجات للخارج" "ماسّةً ومؤثّرةً في كلّ شيء"
    Savaş çığırtkanı, sömürgeci anlayışlarıyla ve "bize bir çakıl taşı atarsan hastanelerini yerle bir ederiz" dış politikasıyla... Open Subtitles كل تلك إثارة الحرب والاستعمار وتعيث فساداً أوه، أوه إذا رميت علينا حصاة سنقوم بهدم مُستشفياتكم " سياسة خارجية"
    Eğer boğazın çok kurursa, ağzına bir çakıl taşı alıp em. Open Subtitles إن جف حلقك، ضعي حصاة داخل فمك وامتصيها.
    Evet. Kurbağa Gölü'ne çakıl taşı attığında aslında şöyle oluyor. Open Subtitles أجل ، هذا ما يحدث حقاً حين تلقى حصاة في "فروج ليك"
    Olsaydı bile çok pahalı bir çakıl taşı olurdu. Open Subtitles هذه من شأنها أن تكون حصاة مكلفة جداً
    Galiba ayakkabıma taş kaçtı. Open Subtitles أظن أن حصاة دخلت في حذائي أو شيء من هذا القبيل
    Aralarında hepsinin de hayal gücünü suya taş atarmışçasına dalgalandıran bir kavram vardı. Open Subtitles كانت هناك فكرة تحوم بينهم تتموج عبر مخيلاتهم الجماعية مثل حصاة رميت في ماء راكد
    ..gözüme giren bir taş parçacığıyla. Open Subtitles عن طريق حصاة دخلت في عيني فحسب
    Sabah yediden beri duran böbreğinde taş olan hasta. Open Subtitles حصاة في الكلى منذ الساعة 7 هذا الصباح
    Oysa büyük miktarlarda C vitamini içeriği, 100 mg almanız halinde böbrek taşına sebep olucağı anlamına geliyordu. Open Subtitles و هذا مع كمّيات ضخمة من فيتامين "سي" المواد التي كان من المعيّن عليها أن تسبب حصاة في الكلية إذا ما أخذت 100 ملغ.
    Daniel Robinson'ın bahçesinde de bu Çakıl taşından vardı. Open Subtitles دانيال روبنسون لديه حصاة طين مثل هذه على طول ممشى منزله
    Sanki ayakkabında Çakıl fabrikası var. Open Subtitles لديك حصاة داخل حذائك.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more