"حصلت على فرصة" - Translation from Arabic to Turkish

    • fırsatım oldu
        
    • şansım var
        
    • bir şansın
        
    • bir şansım
        
    • elime bir fırsat
        
    • bir şans yakaladı
        
    • imkanım oldu
        
    • fırsatı yakaladı
        
    Buraya gelirken, bazı şeyleri okuma fırsatım oldu. Open Subtitles في طريقي إلى هنا, حصلت على فرصة لبعض القراءة.
    Son zamanlarda onu daha yakından tanıma fırsatım oldu da. Open Subtitles لقد حصلت على فرصة لأعرفها بشكل أفضل مؤخرا
    Cuma gecesi şehir merkezinde, bir fıstığı yakalama şansım var... Open Subtitles ليلة الجمعة في قاعة المدينة. حصلت على فرصة لتخويف الدهون.
    İşleri düzeltmek ve dünyanın aklındaki insan olmak için sadece bir şansın var. Open Subtitles لقد حصلت على فرصة واحدة لوضع الأمور في نصابها لتكوني الشخص الذي يفكر به العالم
    ve o muhteşemdir, ve onunla konuşmak için bir şansım var. Open Subtitles وهي ايضاً رائعة حصلت على فرصة للتحدث اليها
    Nihayet elime bir fırsat geçtiğinde ne söyleyebileceğimi düşündüm. Open Subtitles ما أود أن أقول لك عندما وأخيرا حصلت على فرصة.
    Ture Jackson idolü tarafından işe alındığında hayat boyu karşısına bir kere çıkacak bir şans yakaladı ve moda imparatorluğunun başkan yardımcısı oldu. Open Subtitles جاكسون الحقيقيه حصلت على فرصة حياتها عندما حصلت على العقد بواسطة مثلها الاعلى وجعلها نائب الرئيس لامبراطوريته للازياء
    Michaels'la sohbet etme imkanım oldu. Karmaşık bir insan demekle yetinelim. Open Subtitles حصلت على فرصة للقاء مايكلز لنقول, انه رجل معقد
    O iş şöyle oluyor Annie, Los Angeles'ta büyük bir iş fırsatı yakaladı ve ben de onunla gideceğim. Open Subtitles حسناً, اليك الامر آني حصلت على فرصة للحصول على وظيفة جيدة في لوس انجلوس لذا سامضي قدما واذهب معها
    Hayır, kuzeninizin konuşmasını dinleme fırsatım oldu. Open Subtitles كلا , حصلت على فرصة لسماع ابن عمك يتحدث
    Sonunda adamın Harvey ile tanışma fırsatım oldu. Open Subtitles أنا حصلت على فرصة أخيرا, لمقابلة صديقك (هارفي)
    Belki ulusal kanallarda çalışma şansın olmadığı için içerliyorsundur ama benim hâlâ şansım var bence ve buna odaklanmam gerekiyor. Open Subtitles ربما أنت أفضل لأنك حصلت على فرصة للعمل في شبكة إعلامية ولكن أظن أنا بحاجة لفرصة لذلك أيضاً لذا أريد حقاً أن أركز
    Ama ikinci bir şansın olsaydı her şeyi farklı yapacağına dair kendine söz verdiğini biliyorum. Open Subtitles لكنى... أعلم أنك وعدت نفسك أنك لو حصلت على فرصة ثانية لقمت بالأمور بشكل مختلف
    Çünkü zaten ikinci bir şansın vardı ama onu öldürdü. Open Subtitles لأنك حصلت على فرصة ثانية وهو قتلها
    Ama sonra ikinci bir şansım oldu tıpkı senin olduğu gibi. Open Subtitles لكني حصلت على فرصة ثانية ... مثلك أنتِ ...
    Seninle birlikte bir şansım var. Open Subtitles حصلت على فرصة واحدة هنا. معك. إجلس.
    Adamımla yeninden bir araya geleceğim bir alt tabaka işi için elime bir fırsat geçti. Open Subtitles حصلت على فرصة للنزول للطابق الأرضي لبعض الأعمال وضعها بعض الأصدقاء معا
    Oğlumu yeniden görebilmem için elime bir fırsat geçti ve bunu değerlendireceğim. Open Subtitles كنتم الوحيدين الذين وقفوا إلى جانبي لقد حصلت على فرصة لأرى ابني مرةً ثانية لذلك سأقوم بإستغلالها
    Bree, iyi bir anne olmak için ikinci bir şans yakaladı... Open Subtitles بري) حصلت على فرصة ثانية) لتكون أمّاً جيدة
    Han Jung Yeon, 12 yıl önce ikinci bir şans yakaladı. Open Subtitles بعمر 12 سنة (هان جونغ يون) حصلت على فرصة ثانية.
    Dava dosyanızı Kraliyet Savcısı'yla konuşma imkanım oldu ve kendisi tarafından dava sonucunuzu açıklamakla yetkilendirildim. Open Subtitles لقد حصلت على فرصة لمناقشة ملف قضيتك مع المدعي الملكي لقد صرحت لي متابعة ما يلي
    Bir iş fırsatı yakaladı. Ufak bir mağaza açacak. Open Subtitles قدّ حصلت على فرصة عمل جيدة ستفتح متجر صغير.

    Most frequent words and phrases

    Arabic-Turkish: 10k, 20k, more | Turkish-Arabic: 10k, 20k, more