"حصوله على" - Translation from Arabic to Turkish

• aldıktan
• aldığı
• aldığını

Bu ifade, kendisi ikinci lisans derecesini aldıktan sonra kardeşine yazdığı bir mektupta yer almıştı.
وكان ذلك في رسالة لأخيها بمناسبة حصوله على شهادة تخرج ثانية، على ما أعتقد.

Diplomayı aldıktan sonra tüm irtibatı koparacağımız konusunda anlaşmıştık.
و إشترطنا أنه بعد حصوله على الشهادة لن يقابل أحداً من الكلِّية

Size güvenebilsek bile taşı aldıktan sonra kumandan gerçekten Mumm-ra'yı yenebileceğine inanıyor mu?
,حتى إن وثقنا بك "هل فعلاً القائد يؤمن أن بإستطاعته هزيمة "مومرا حال حصوله على الحجر؟

Kan yemini mi, nasıl aldığı hakkında hiçbir fikrim yoktu.
أو أي قسم نذره. لم يكن لدي أدنى فكرة عن كيفية حصوله على القلم.

İşe yarıyor. Karanlık Kılıç'ı aldığı zaman, sonsuza dek benim olacak.
هذا رائع, وبمجرد حصوله على سيف الظلام, سيكون ملكي للأبد

Şu üniformayı nasıl aldığını açıklasana sen.
ما رأيكِ بأن تفسري كيفية حصوله على ذلك الزي العسكري؟

- ...o silahı nasıl aldığını bulabiliriz.
فقد نتمكن من اكتشاف كيفية حصوله على ذلك السلاح

Fidyeyi aldıktan sonra niye arasın ki?
ولماذا سيتصل بعد حصوله على المال؟

Doktorasını aldıktan sonra Garrett akademi sınırlarından kaçarak macera ve uzayı aramak için ayrıldı.
بعد حصوله على شهادة الدكتوراه .. هرب (جاريت) من سجن الحياة الأكاديمية باحثاً عن المغامرة و عن مكان يتأمل فيه

Aygıtı aldığı andan itibaren izlenmesi lazım.
يجب أن تتم مراقبته في لحظة حصوله على الأداة

Ama bu, bilgiyi nerden aldığı konusundaki merakımı bir nebze bile azaltmıyor.
لكنه لا يجعلني أقل اهتماماً بمعرفة طريقة حصوله على هذه المعلومات.

Adını nasıl aldığı hakkında bir hikâye var.
هناك قصة عن كيفية حصوله على الإسم "

Beni dinle. Monroe'nun aldığı her kolye, başka bir helikopter daha demek. Başka bir çocuğun ölümü demek, anlıyor musun?
أصغِ إلي، كل قلادة يحصل عليها (مونرو) تعني حصوله على مروحية أخرى، وموت طفل آخر، حسناً؟

"Gavin Belson, Endframe adında ortadan dışa doğru sıkıştırma yapan bir platform sahibi şirketi 250 milyon dolara satın aldığını açıkladı."
"جافن بلسون" اعلن عن صفقه حصوله على "اندفريم"

- Müebbet aldığını sanıyordum?
لرفضه حصوله على وظيفة دائمة بالجامعة

Tanrıyla alakalı bir görevde olduğunu saçmalıyordu... bu işi nasıl aldığını düşünürsek, son derece saygısızcaydı.
بعض الهراء حول كونه في مُهمّة من الربّ أو ما شابه... وقد كان أمراً مُسيئاً بشكل لا يُصدّق، نظراً لطريقة حصوله على الوظيفة بالمقام الأوّل.