| Tek başıma koşuyorum, işlerimi düşünüyorum... bir anda durup dururken, bir ahır kapısı gökyüzünden düşüverdi ve neredeyse bana çarpıyordu. | Open Subtitles | لقد كنت أهرول ، و مهتمة بعملي وقد خرج من لا مكان باب حظيرة سقط من السماء وكاد أن يسحقني |
| Dönüşümde herkesin toplanarak yapacağı ahır için sana eşlik etmeyi umuyordum. | Open Subtitles | نعم، وكنت أمل أن مرافقة لك إلى حظيرة الوعي لدى عودتي. |
| Baba aksesuarları bir ahırda satmak tümüyle feci bir şey. | Open Subtitles | أبي، أي شخص يشتري الإكسسوارات من حظيرة فحياته مأساويه |
| Bu sefer bizim topraklarımızda. Köy ahırı kilise gibi kullanılıyomuş. | Open Subtitles | هذه المرة في ساحتنا الخلفية حظيرة قرية تُستخدم ككنيسة مؤقتة |
| Kız kardeşim hangara götürülmedi. | Open Subtitles | أختي لم تؤخذ من أيّ حظيرة. هي كانت إختطف من بيتنا أمام ني تماما. |
| Bizim her benzin istasyonunu, Evi, depoyu, çiftliği, kümesi, ek binaları, köpek kulübelerini arayacak bir sabit tarama sistemine ihtiyacımız var. | Open Subtitles | نحتاج إلى صياد ماهر ليبحث في كل محطة غاز، إقامة، مستودع، مزرعة، حظيرة دجاج، مبنى خارجي وبيت كلاب. |
| Gerçekten de yeni bir ahır inşa edebileceğimizi düşünüyor musun? | Open Subtitles | هل تعتقد حقا أننا قادرون على بناء حظيرة جديدة دون |
| Telsiz çalışıyor. Vadinin 1 kilometre kadar aşağısında bir ahır var. | Open Subtitles | الراديو يعمل جيدا وهناك حظيرة علي بعد ميلين في الوادي |
| Senin için küçük bir ahır ve birkaç güzel kısrak. | Open Subtitles | مع حظيرة صغيرة ومهرتان لطيفتان لك، نعم ستحب هذا |
| Yapılacak bir ahır, ve yapmak için de bir günümüz var! | Open Subtitles | إسرعوا الآن لدينا حظيرة كاملة ويوم واحد للقيام بذلك |
| Bir konak bulur, ama orda kalmasına izin vermezler bu yüzden ahırda doğurmak zorunda kalır. | Open Subtitles | تجد نزلاً، لكنّهم لمْ يسمحوا لها بالبقاء هناك، لذا فإنّها أجبرت على الولادة في حظيرة. |
| Oğlunu bir ahırda, o pis koşullar altında doğurdu. | Open Subtitles | ولدته في حظيرة مع عدم وجود مكان لتنظف نفسها فيه |
| Yani, erkekler öyle biliyorum ama burası domuz ahırı gibi. | Open Subtitles | أعني، أعرف بأنهم رجال سيئون لكنّها حظيرة خنازير |
| Karargahtakiler, hastaneyi hidrojen dolu bir zeplinin olduğu bir hangara kurmak gibi dahiyane bir fikre kapılmıştı. | Open Subtitles | القيادة كانت لديهم الفكرة الجيدة لإنشاء المستشفى في حظيرة تحتوي على منطاد زبلن المعبأ بالهيدروجين |
| Yiyemiyorum. Köpek Evi'mi alacağım için çok heyecanlıyım. | Open Subtitles | لا أستطيع الأكل , إنني متحمسة جداً للحصول على لعبة حظيرة الجراء |
| Çiftliğimizde, büyük büyükannemin inşa ettiği büyük, güzel bir ambar var. | Open Subtitles | في مزرعتنا يوجد ,حظيرة جميلة كبير الذي جدي الكبير قد بناها |
| hangarda bulunan kişilerin ölümünden bir bakıma ben sorumluyum. | Open Subtitles | لأن أنا مسؤول عن وفيّات تلك الناس في حظيرة القاعدة الجوية في لا شكل بسيط. |
| "Fox, bir tavuk kümesini bile koruyamaz." | Open Subtitles | الذئب لا يمكن أن يحرس حظيرة الدجاج |
| Bekle Coop. | Open Subtitles | حظيرة الانتظار! |
| Zaten geçiş izinleri olduğu halde lanet olası askerlerim neden Hangarı içerden kırsın üstüne birde kendi helikopterlerini çalsın? | Open Subtitles | لماذا بحق الجحيم يخترق رجالي حظيرة طائرات و التي مصرح لهم بدخولهاليقوموا بسرقة طائراتهم? |
| Ayrıca müştemilat, çayır, çiftlik ambarı ve çok güzel ahırlar var. | Open Subtitles | نحن لسنا بحاجة إلى هذا هناك أيضا منزل حارس، حلبة، حظيرة بعض الإسطبلات اللطيفة جدا |
| Canımıza kasteden bunlarla dolu bir ahırın yanında yaşadığımız yeter! | Open Subtitles | كفى العيش بجوار حظيرة ممتلئة بأشياء تحاول قتلنا |
| Senin ev dediğin o domuz ahırını da gördüm. | Open Subtitles | لقد رأيت حظيرة الحنازير التى تسميها شقتك |
| Sonra da babamın ahırına tekrarlayamayacağım bir şey çizip bir daha da benimle konuşmadı. | Open Subtitles | و من ثم قامت برش الدهان على شيء لا يمكن اعادته على حظيرة والدي و لم تتحدث معي مجددا |
| Biri kayalıklara 1 mil kadar uzaktaki bir domuz ahırında ışık gördüğünü söyledi. | Open Subtitles | ذكرت شخص انه راى إنارة حول حظيرة في مكان نحو ميل من الصخرة |