| Bu defa onun istediği şekilde hareket ediyoruz. bir düğün istiyor. | Open Subtitles | لذا الآن يجب ان نفعل ذلك بطريقتها وهي تريد حفل زفاف |
| O sonbahar günü, otelin salonlarından birinde bir düğün töreni vardı. | Open Subtitles | في ذلك اليوم الخريفي كان هناك حفل زفاف مقام في إحدى قاعات الفندق |
| Esther, Prens Rainier'in düğünü için yapılan takımı getiriver! | Open Subtitles | يا استير، احضري البدلة التي صنعناها لحضور حفل زفاف الأمير رينيه |
| - Oğlunun düğününde ama düğün bitmiş olmalı. | Open Subtitles | أود أن أعلم أين هو حَسناً،كما ترى،الدكتور عند حفل زفاف أنبه،لكنني أنا متأكدة أن الأمر قد أنتهى الأن |
| Kendine gel yoksa ablanın düğününü kaçıracaksın. | Open Subtitles | يا سيّد, يستحسن بك أن تحسّن مظهرك وإلا فستفوّت حفل زفاف شقيقتك. |
| düğünde çıkmaya başladık. | Open Subtitles | لقد ارتبطنا ببعضنا أثناء . حفل زفاف ماكس |
| Hepsi doluydu. Ve üç saat sonra bir düğüne gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | ولدي حفل زفاف بعد 3 ساعات هل تستطيع إحداكن العمل علي؟ |
| Senin Fransız düğünün için Paris'teyim. | Open Subtitles | أنا في باريس لحضور حفل زفاف الفرنسية الخاصة بك |
| Kızımıza düzgün bir düğün yapacak kadar paramız var! | Open Subtitles | يمكننا بالتأكيد دفع التكاليف ليناسب حفل زفاف أبنتنا |
| Pazar günü gitmem gereken bir düğün var. | Open Subtitles | هناك وتضمينه في حفل زفاف وأنا في يوم الأحد. |
| - Rachel Green, bana bir düğün olacağını söyle. | Open Subtitles | راشيل كارين الأخضر، تقول لي هناك ستعمل يكون حفل زفاف. |
| Çok güzel bir düğün evet | Open Subtitles | انه بحق حفل زفاف رائع حسنا ، سوف نرقص الان ، هيا |
| Pazar gecesi, şehir dışında bir düğünü çekiyordunuz birdenbire, yangın alarmı çalmaya başladı. | Open Subtitles | انها ليلة الأحد، وكنت تقوم بتصوير حفل زفاف خارج المدينة فجأة عندما إندلع إنذار الحريق |
| Gelini götürecek biri olmadan düğünü yapamayız. | Open Subtitles | لا يمكن أن نقيم حفل زفاف دون المرافق الذي يقدم العروس. |
| Eskiden verandamda oturur bu ahırda olacak bir yaz düğünü hayal ederdim. | Open Subtitles | لكني كنت أجلس أمام بابي وأنظر عبر الحقول، إلى هذه الحظيرة وأتصور حفل زفاف صيفي هنا. |
| Pekala bakın, doktor oğlunun düğününde, ama eminim bu aralar bitmiştir. | Open Subtitles | حَسناً،كما ترى،الدكتور عند حفل زفاف أنبه،لكنني أنا متأكدة أن الأمر قد أنتهى الأن |
| Max'in düğününde nedimeydi. | Open Subtitles | لقد كانت وصيفة العروس . فى حفل زفاف ماكس |
| - Hayır! Geçen ay kızımın düğününde iki kadeh şampanya içtim. | Open Subtitles | لا ، لقد حصلت على كأسيّن من الشمبانيا في حفل زفاف إبنتي |
| Sen ona kardeşinin düğününü bırakıp futbol maçına gitmesi için izin mi verdin? | Open Subtitles | سمحت لها أن تترك حفل زفاف أختها لتذهب إلى مباراة كرة قدم |
| düğünde sana çıkma teklif etmeliydim. | Open Subtitles | كان ينبغى ان اطلبك للخروج . فى حفل زفاف ماكس |
| Salı günü bir düğüne katılacak ve sonra da şehirden ayrılacak. | Open Subtitles | انه سوف يكون في حفل زفاف يوم الثلاثاء ثم سيغادر البلاد |
| Hâlâ düğünün olmadığını ve bunun hiç yaşanmadığını söylüyor. | Open Subtitles | لا زالت تقول أنّه لم يكن هناك حفل زفاف أنّ ذلك لم يحدث أبدًا |
| Kral Edward VIII ile Wallis Simpson'un düğününden bir dilim pasta sene yaklasık 1937. | Open Subtitles | قطعة من كعكة حفل زفاف الملك إدوارد الثامن بـ واليس سمبسن، تقريباً في 1937. |
| Üç ay önce Dana bir evlilik listesi kaydı açmış. | Open Subtitles | حسنا،منذ 3 أشهر دانا حجزت لإقامة حفل زفاف. |
| düğünden çok asker fotoğrafı çekmeye uygun bir ortam var burada. | Open Subtitles | هذا يشبه حملة الفرص الفتغرافية في حفل زفاف |
| Ve eski kız arkadaşımın düğünüyle ilgili olan vakada ne kadar kıskançlık yaptığını da unutma, | Open Subtitles | و لا تنسَ كمْ أصبحت غيورة عندما عملنا على تلك القضيّة في حفل زفاف خليلتي السابقة. |
| Bu inanılmaz bir nikâh, ben inanılmaz zaman geçiriyorum ve ikinizin inanılmaz bir hayatı olacak! | Open Subtitles | هذا حفل زفاف رائع وأنا أحضى بوقت رائع وأنتم الإثنان ستحضون بحياة رائعة |