"حقائبها" - Translation from Arabic to Turkish

• eşyalarını
• Çantalarını
• bavulunu
• çantaları
• Valizini
• valizlerini
• bavullarını

Yapabileceğimin en iyisi eşyalarını ona geri vermek.
سوف أعيد حقائبها وهذا أفضل ما يمكنني فعله

İşyerinden telefon açtı..., ...eşyalarını hazırladı ve gitti.
فقط قامت بالاتصال بالعمل و جمعت حقائبها ثم غادرت

Jasmeet Çantalarını hazırladı ama ben hayır dedim.
جاسميت حزمت حقائبها بالفعل ,لكنني قلت لا

Onu dışarı attılar. Çantalarını sokağa koydular.
لقد طردتماها ووضعتما حقائبها في الشارع.

Londradan daha dün geldi. bavulunu açmaya vakit bulamamış.
لقد اتت من لندن فقط يوم امس لم يسعها الوقت لتفرغ حقائبها

Koltuk 2A'nın çantaları için yardım isteyecek.
المقعد 2 أ سوف تحتاج مساعده في حقائبها

O yüzden Valizini... mayosunu, yazlık elbiselerini sandaletlerini ve güneş gözlüğünü aldım,
إلى رحلة بحرية مفاجئة لمدة 3 أيام إلى المكسيك .. لأجل ذلك سآخذ حقائبها و ثوب السباحة و لباسها الصيفي

Aniden valizlerini toplayıp gitti.
حدث فجأة , قامت بحزم حقائبها و غادرت

Ondan sonra bildiğim kadarıyla Brian'ı ve bavullarını ve söylemem gerek en iyi havlularımızdan birkaçını kaptığı gibi gitti.
و الذي أعرفه بعدها.. أمسكت ببراين الصغير مع حقائبها و.. حسناً لأكون صادقة..

Kardeşin hala yukarıda eşyalarını yerleştiriyor. Bütün gün sürebilir.
أختك في الأعلى تفرغ حقائبها قد يستغرقها ذلك طيلة اليوم

"Ailenin eşyalarını topladığı, ağzına yüklediği ve şehri terk ettiğinden beri seni çok özledim."
لقد افتقدت منذ بدأت أسرتك بحزم حقائبها ووضعتها في فمك, وتركوا المدينة

Zamanında, eşyalarını toplayıp gittiğini söylemiş.
في الوقت الذي قال أنها جهزت حقائبها ورحلت.

eşyalarını toplayana kadar hiçbir şey söylemeyeceğini söyledi.
حسناً، قالت إنّها لن تذكر شيئاً حتى تفرغ من حزم حقائبها.

Onun Çantalarını kontrol etmiyorlar.
انهم لا يفتشون حقائبها

Teyzene Çantalarını taşımasında yardım et.
ساعد العمة في حمل حقائبها

Çantalarını toplamaya gelmişti.
وقالت إنها جاءت لجمع حقائبها.

Anneme söyle bavulunu hazırlasınve yeni bir mayo alsın.
لذا اخبر أمى أن تحزم حقائبها وتشترى ملابس سباحة جديدة

Gecenin bir yarısı bavulunu toplayıp gittiğini gördüm.
لقد رأيتها تغادر و تحملُ حقائبها في جوف الليل.

Bana sahte çantaları gösterdi.
و أرتني حقائبها المزورين

Tüm çantaları depodaydı fakat Kanca orada yoktu.
{\pos(190,210)}كانت كلّ حقائبها في غرفة الأمتعة لكنّ (هوك) لمْ يكن فيها.

Valizini boşaltıyor.
إنّها تفرّغ حقائبها.

Hayır, hayır. Maggie şu an valizlerini otele bırakıyor.
لا , لا (ماجي) تضع حقائبها في فندق الأن

bavullarını dört defa X-ray cihazına soktuk, bir şey çıkmadı.
لم نجد شيئا في حقائبها ضعها خلال آلات أشعة أكس اربعة مرات