Birçok şeyi unutmaya hazırım, ama kral olduğum gerçeğini unutmaya hazır değilim. | Open Subtitles | وأنا على استعداد أن أنسى أشياء كثيرة، إلا حقيقة أنني الملك |
Söyleyeceklerim, benim, çıkış biletim olduğum gerçeğini değiştiremez. | Open Subtitles | لا شيء سأقوله سيغير من حقيقة أنني تذكرة خروجك |
Kabalığımı görüyorsun da kör olduğum gerçeğini göremiyor musun? | Open Subtitles | ..ترى كم أنا فظّة ولكنك لا ترى حقيقة أنني عمياء أمامك؟ |
Yalnızca elbette daha önce hiç hissetmediğim bazı şeyleri hissediyor olmam dışında... | Open Subtitles | ما عدا ، بالطبع ، حقيقة أنني أشعر أنّ كلّ هذه الأشياء لم أشعر بها قط من قبل |
George'a sınırsız bir arzu besliyor olmam bu gerçeği asla değiştiremez | Open Subtitles | ..ولكن هذا لن يغير حقيقة أنني منجذبة لجورج مالانهاية |
Hislerimin, her şeyimi kaybedecek olmamla bir ilgisi olduğunu düşünsün istemiyorum. | Open Subtitles | لا أستطيع، لا أريدها أن تظن بأن مشاعري تجاهها لها أي علاقة مع حقيقة أنني قد أخسر كل شيء. |
Ama ondan 8 yaş falan daha büyük olduğum gerçeğini unuttum. | Open Subtitles | لكنني لم أفهم حقيقة أنني أكبر منها بثمان سنوات. |
Katil olduğum gerçeğini değiştiremem, tıpkı bir şairin ilhamını bastıramayıp şarkı söylemesi gibi. | Open Subtitles | لا يسعني تجاهل حقيقة أنني قاتل، كما أن زيادة إلهام الشاعر لاتستطيع مساعدته في الغناء. |
Granville' in gelmesini isteyenin sadece ben olduğum gerçeğini mi kabul etmeyim? | Open Subtitles | لا أدرك حقيقة أنني أنا من طلب حضور "جرانفيل" ؟ |
Ölecek olduğum gerçeğini kabullenmeliydim. Sonra bir şey gördüm. | Open Subtitles | وكان علي تقبّل حقيقة أنني سأموت. |
(Kahkahalar) (Alkışlar) Bu benim kendime takıntılı olduğum gerçeğini değiştirmiyor -- tıpkı bir film yıldızının olması gerektiği gibi. | TED | (ضحك) (تصفيق) هذا لا ينفي حقيقة أنني مهووس تماماً بذاتي، كما ينبغي لنجم سينما أن يكون. |
Dahası, Josonlu olmam gerçeği nasıl atılma sebebim olabilir? | Open Subtitles | كيف يكون حقيقة أنني من جوسون سبب لـ طردي؟ |
Kendine saygısızlık edilmiş gibi hissediyorsun ancak buraya gelmiş olmam gerçeği bile bunun tersini ispatlar nitelikte. | Open Subtitles | أنت تشعر بعدم الإحترام لكن حقيقة أنني أتيت إلى هنا تثبت أن العكس هو الصحيح |
Sanırım en çok canımı sıkan da ona hiç onu ne kadar sevdiğimi söylememiş olmam. | Open Subtitles | أعتقد أن الشيء الذي يطارد لي أكثر من غيره هو حقيقة أنني لم أخبره أنني أحبه. |
Ve belki de 8 saat içinde gidiyor olmam... | Open Subtitles | أو ربّما حقيقة أنني راحلة ... بعد 8 ساعات |
Belki de 8 saat sonra ayrılıyor olmam bunu olduğundan daha heyecanlı kılıyordur. | Open Subtitles | أو ربّما حقيقة أنني راحلة ... بعد 8 ساعات تجعل هذا الموقف أكثر إثارة مما هو عليه |
Budizm dinine geçtim ve gerçek ortada ben böyle biriyim, öldüğümde büyük olasılıkla buralarda olmam. | Open Subtitles | يا رجل ، لقد اعتنقتُ البوذية لتوي ... وأنا أتقبل حقيقة أنني بشخصي هذا ... ربما لن أكون موجوداً |
Hislerimin, herşeyi kaybedicek olmamla bir ilgisi olduğunu düşünsün istemiyorum. | Open Subtitles | بأن مشاعري تجاهها لها أي علاقة مع حقيقة أنني قد أخسر كل شيء. |