| Kasıklarında tüyler çıkmaya başlayınca babasının tıraş bıçağını aşırıp onları kesmeye çalıştı. | Open Subtitles | و عندما بدأ ينمو شعر العانة سرقت موس الأب و حاولت حلاقته |
| Jeremy'nin başını bu yüzden tıraş etmiş olmalı. | Open Subtitles | لا بد أن ذلك هو سبب حلاقته لشعر رأس جيريمي |
| Bir düzine erkek hamamda oturup damadın tıraş oluşunu izleyecek o kadar. | Open Subtitles | إنها إلى حدٍ كبير حفنة من الرجال في غرفة بخار يشاهدون العريس أثناء حلاقته. |
| Evet, aslında bu bir sorun değil. İstediğiniz zaman tıraş edebilirsiniz. | Open Subtitles | انها ليست مشكله ملحه يمكنك حلاقته |
| Evet, aslında bu bir sorun değil. İstediğiniz zaman tıraş edebilirsiniz. | Open Subtitles | انها ليست مشكله ملحه يمكنك حلاقته |
| Bir de tıraş olsun. | Open Subtitles | . و تأكد من حلاقته |
| tıraş edilerek alınmış. | Open Subtitles | تم حلاقته |
| - tıraş bıçağı. | Open Subtitles | -آلة حلاقته |