| Her neyse. Ne de olsa para helal. | Open Subtitles | دعنا لا نختلف فى هذا الأمر فعلينا التأكد من أن المال حلال |
| Oh, helal olmadığı için mi? | Open Subtitles | لأنه ليس كوشر؟ الكوشر يعني حلال عند اليهود |
| TV1 bizim Amir'i helal usulle kurban ediyor. | Open Subtitles | المحطة الاولى تذبح صديقنا العزيز أمير ذبح حلال |
| Bakın anneniz, bıçkın bir sorun çözücü olduğu için ona danışmak istediğinizi biliyorum. | Open Subtitles | اسمعوا,اعرف انكم تحبون ان تقصدوا أمكم لأنها الرجل الصارم حلال المشاكل |
| Arkadaşım bir problem çözücü, hepsi bu. | Open Subtitles | صديقي حلال للمشاكل هذا ما بالأمر |
| Jack'in şerefine, bilmeceyi çözen delice dans eden çılgın arkadaşa. | Open Subtitles | نخب جاك اه ,يا اخي حلال الألغاز و الراقص الاحمق و صديق الجن اقلبه |
| Buradaki herkesin Halal'dan olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | يراودني شعور أن كل شيء في الخلف حلال |
| Bu vesiyle başka bir adamla birlikteliğine izin verilmektedir. | Open Subtitles | وبموجب هذا أنت حلال على أي رجل |
| Bilmeyenler için helal; çok kesin İslami esaslara göre insanca yetiştirilen ve kesilen et için kullanılan bir terimdir. | TED | بالنسبة لأولئك الذين لا يعرفون، حلال: هو مصطلح يُستخدم للحوم الماشية التي تُربى وتُذبح بأيدي بشر ملتزمين جدا بالتعاليم الاسلامية. |
| Buradaki yemekler bir rezalet ama eğer İslam dinine geçersen Muhammed peygamberi bulmanın, onunla övünmenin yanında aynı zamanda Ramazan'da helal yemekler de alıyorsun. | Open Subtitles | الطعام هنا فظيع لكن لو تحولت للإسلام بالإضافة إلى أنَّكَ ستجد النبي محمد صلّى الله عليهِ وسلَّم أنتَ ايضاً ستحصل على عشاء حلال خاص يحضرونه خلال شهر رمضان |
| Buradaki yemekler bir rezalet ama eğer İslam dinine geçersen Muhammed peygamberi bulmanın, onunla övünmenin yanında aynı zamanda Ramazan'da helal yemekler de alıyorsun. | Open Subtitles | الطعام هنا فظيع لكن لو تحولت للإسلام بالإضافة إلى أنَّكَ ستجد النبي محمد صلّى الله عليهِ وسلَّم أنتَ ايضاً ستحصل على عشاء حلال خاص يحضرونه خلال شهر رمضان |
| Çantada helal bir şey de var mı? | Open Subtitles | هل هناك أي شيء حلال في الشنطة؟ *حلال بالنسبة لليهود* |
| - Emin misin kanka? helal ama. - Evet. | Open Subtitles | ـ هل انت متاكد براف انه حلال ـ اجل |
| helal yemekler özel hazırlanıyor. | Open Subtitles | يتناول وجبات حلال مجهزة خصيصًا له |
| - Evet efendim. Tüm ürünlerimiz helal garantilidir. | Open Subtitles | نعم سيدتي , كل الموجود هنا حلال! |
| Arkadaşım bir problem çözücü, hepsi bu. | Open Subtitles | صديقي حلال للمشاكل هذا ما بالأمر |
| Derringer'i sorun çözücü olarak düşünmeyi bırak. | Open Subtitles | توقف عن إعتقاد أن " ديلنجر " حلال المشاكل |
| En sevdiğim lisanslı sorun çözücü gibi. | Open Subtitles | كما يفعل حلال المشاكل المرخص المفضل لدى |
| Sen bilmece çözen bir değilsin, hiç olmadın. | Open Subtitles | أنت لم تكن حلال للألغاز. أنت لم تكن كذلك على الإطلاق. |
| Etkin problem çözen birisi... verilen problem için gerekli çözümü basit... ve hızlı biçimde çözecektir. | Open Subtitles | و أيّ حلال مشاكل فعَّال سيحاول العثور حلاً للمسألة المُعطاة .يكون بسيط و سريع |
| Halal market olabilir. | Open Subtitles | قد يكون سوق " حلال " |
| "Bu vesileyle başka bir adamla birlikteliğine izin verilmektedir. " de. | Open Subtitles | :أخبرها "وبموجب هذا أنت حلال على أي رجل" |
| Olayım bu benim. Sorun çözücüyüm. | Open Subtitles | ذلك هو عملي، أنا حلال المشاكل. |