| Sorun çözüldü, efendim. Kalıcı olarak. | Open Subtitles | لقد تم حل المشكلة سيدي , بشكل دائم |
| Tamam, şunu kapatın. Sorun çözüldü. | Open Subtitles | حسناً، قم بإطفائه تم حل المشكلة |
| Problem çözüldü. Teşekkür etmene gerek yok. Hikayemi yazsan yeter. | Open Subtitles | تم حل المشكلة, لا حاجة لشكري فقط قم بكتابة قذارتي, يا هذا |
| Yani, Problem çözüldü. | TED | وعليه فقد وجدها وتم حل المشكلة |
| Onu öldürürüm böylece sorun çözülür. | Open Subtitles | موافق, ثم سوف اقتله حل المشكلة بهذه الطريقة |
| problemi çözmek istediğinizi sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أنك تريد حل المشكلة. |
| Beni göndermelerini söyle. Sorunu çözebilirim. | Open Subtitles | .أخبرهم أن يرسلوني .أستطيع حل المشكلة |
| Benden istediğin şey bu sorunu temelli ortadan kaldırmam değil miydi? | Open Subtitles | ما الذي طلبت مني فعله، ألم يكن الهدف حل المشكلة للأبد؟ |
| Tüm bu üç alanda hukuk, birey ve endüstri yeni bir teknolojinin yol açtığı sorunu çözmek amacıyla bir araya geldiler. | TED | وكل هذه المجالات الثلاثة: القوانين، والأفراد، والصناعة اجتمعوا معاً في آن واحد عبر الوقت. للمساعدة في حل المشكلة التي تسببت فيها التكنولوجيا الجديدة. |
| Sorun çözüldü. Her şey yolunda. | Open Subtitles | تم حل المشكلة, كل شيء على ما يرام. |
| Sorun çözüldü. | TED | تم حل المشكلة. |
| Sorun çözüldü. | TED | تم حل المشكلة. |
| Sorun çözüldü. | TED | تم حل المشكلة. |
| Sayende Problem çözüldü. | Open Subtitles | شكرا تم حل المشكلة |
| Problem çözüldü. | Open Subtitles | لقد تم حل المشكلة |
| İşte, Problem çözüldü. | Open Subtitles | تمَّ حل المشكلة |
| O zaman, iyi. Problem çözüldü. | Open Subtitles | حسناً , جيد تم حل المشكلة |
| Bana mertçe meşgul olduğunu söylersin, ben de pişman bir halde döner, kuyruğumu bacaklarımın arasına sıkıştırıp odadan çıkarım, sorun çözülür. | Open Subtitles | و أنت ستخبرني بأنك مشغول جداً حالياً, و سأستدير و أنا كلي ندم... و سأمشي خارجاً من الغرفة و ذيلي بين ساقي. و تم حل المشكلة. |
| Gerçekten problemi çözmek istiyorsak.., | Open Subtitles | إذا كنت تريد حقا أن حل المشكلة ... |
| Beni göndermelerini söyle. Sorunu çözebilirim. | Open Subtitles | .أخبرهم أن يرسلوني .أستطيع حل المشكلة |
| Daha anlaşılır söylemek gerekirse, bilgisayarların bu sorunu çözmekte yardımcı olacağını düşünüyorum, olayı gerçekten daha kavramsal duruma getirerek. | TED | ولكي أكون واضحاً .. ان الحواسيب تساعد في هذه حل المشكلة .. فهي تجعل العلم مفهوماً اكثر .. |
| bu sorunu köküne kadar kazımak için önümüzde uzun bir yol olabilir. | TED | ربما ما زلنا نملك طريقاً طويلاً لنسلكه في سبيل حل المشكلة بشكل كامل. |
| Bu durumu ne şekilde düzelteceğimize ilişkin önerileri ise, çünkü bu bir sorun ve bu sorun bizi çıkmaz sokaklara sürüklüyor, onların bu sorunu çözmek için getirdikleri öneri bilim dünyasında negatif sonuç veren çalışmalarının yayınlanmasını kolaylaştırmak, ve bilim adamlarını motive eden dürtüyü değiştirerek sonuç vermeyen çalışmalarının da kamuya açıklanmasını sağlamak. | TED | و في أول نصيحة حول كيفية حل المشكلة لأنها مشكلة، لأنها تقودنا الى طرقات مسدودة أول نصيحة لهم حول كيفية حل المشكلة هي جعل نشر النتائج العلمية السلبية أسهل و تغيير الحوافز حيث يتم تشجيع العلماء لنشر نتائجهم السلبية أكثر بشكل علني |