| Ne yazıkki onun DNA sı görünmemişte olabilir. | Open Subtitles | بالاضافة الى جزء من حمضه النووي الذي ربما لن نراه مرة اخرى |
| Ama cesetten aldığımız bazı örneklerde adamın DNA'sı olabilir. | Open Subtitles | هناك فرصة أن بعض العينات التي أخذناها من دمه يكون بها حمضه النووي |
| Ama karşılaştırmak için onun DNA'sı elimizde yok. | Open Subtitles | لكننا لا يوجد لدينا حمضه النووي لأجل المقارنة |
| Ben de, en azından bırakan kişinin, ama burada eski şehirde DNA'sı yirmide on altı uyumlu birini bulduk. | Open Subtitles | لكن وجدنا شخصاً ما هنا فى هذه المدينة القديمة حيث يتطابق حمضه النووي تماماً بنسبة 16 : 20 إلى التى نعمل عليها |
| DNA'sı sisteme birkaç yıl önceki bir şüpheli araması sırasında eklenmiş. | Open Subtitles | حمضه النووي كان فى النظام من المشكوك بهم منذ عدة سنوات ألديك أي عنوان ؟ |
| Suç mahallindeki kanla Chung'ın DNA'sı örtüştü. | Open Subtitles | طابقنا حمضه النوويّ مع الدم الموجود في مسرح الجريمة |
| DNA'sı Aşağı Canaan'da bir olay yerinde bulundu. | Open Subtitles | حمضه النووي وجد في مسرح جريمة حديث في كينان السفلى |
| Donörün bu insanların hepsine verdiği ortak tek şey DNA'sı. | Open Subtitles | إن الشيء الذي أعطاه المتبرع لكل من هؤلاء هو حمضه النووي |
| - Saçtaki onun DNA'sı. | Open Subtitles | الحمض النووي الموجود في الشعر هو حمضه النووي. |
| DNA'sı elinde. Başka neye ihtiyacın var ki? | Open Subtitles | لديك حمضه النووي، ماذا تريد أكثر من ذلك؟ |
| Bir saniye. Anlamadım. DNA'sı mı? | Open Subtitles | مهلاً، فلست أفهم، أين حصلت على حمضه النووي؟ |
| DNA'sı Kayıp Bürosu'ndaki DNA'lardan biriyle eşleşti. | Open Subtitles | حمضه النووي طابق . الدليل الامريكي للأشخاص المفقودين |
| Davalının diş fırçasında kendi DNA'sı olur. | Open Subtitles | المدعى عليه،لديه فرشاة الأسنان سيكون حمضه النووي عليها |
| Maurel'i içeri aldım ama DNA'sı eşleşmedi. | Open Subtitles | طلبت ميريل للتحقيق لكن حمضه النووي لم يتطابق |
| Ve şimdi karşımda gördüğüm muhteşem insana dönüşünce onun DNA'sı kazanmadı diyebiliriz. | Open Subtitles | وبالحكم على الشخصية الرائعة التي أصبحتِها فإن حمضه النووي لم ينتصر |
| Ben onun hikâyesine inanmadım çünkü onun DNA'sı kızın üzerindeydi. | Open Subtitles | لم أصدق تلك الرواية لأن حمضه النووي كان عليها |
| Banyoda kan var, yani en azından DNA'sı elimizde. | Open Subtitles | هناك دماء في الحمام على الأقل لدينا حمضه النووي. |
| Bu karmaşa içinde namlusunda DNA'sı olan silahı arkasında bıraktı. | Open Subtitles | و فى الزحام , ترك السلاح خلفه. مع حمضه النووى الذى مازال على الزناد. |
| ATM videolarında görüntüsü var, silah için mücadele etti ve evet onun DNA'sı olmalı. | Open Subtitles | انه على تسجيل آله الصرف الآلى , لقد حاول الكفاح من اجل السلاح و نعم , هذا لا بد ان يكون حمضه النووى. |
| Kriptonlu dna'sı onu kontrol edilemez kılınca onu dondurup,tekrar denemişler. | Open Subtitles | , حمضه النووي الكربتوني جعله خارج السيطرة لذا هم جمدوه , وضربوا مجددا |
| Birini DNA'sıyla hedef alabilirsin. | Open Subtitles | تستطيع استهداف أحد ما من خلال حمضه النووي |