| bilgisayarlarını tamir etmeyi teklif ettiğime inanamıyorum. | Open Subtitles | أهلاً لا اصدّق أنه عرض علي إصلاح حواسيبهم |
| Tüm bilgisayarlarını araştırıp ne bulacağımıza bakmaya ne dersin? | Open Subtitles | ما رأيُك بأن نسحب كلّ حواسيبهم ونرى ما يُمكننا إيجاده فيها؟ |
| Bazılarımız bilgisayarlarında hayali şehirler tasarlıyordu. | Open Subtitles | أما آخرون فقد صمموا مدناً خيالية على حواسيبهم |
| bilgisayarlarında değerlendirme yapmaya yarayacak değerli bilgiler olmalı. | Open Subtitles | لا بد من وجود معلومات شخصية ثمينة على حواسيبهم يمكن الإستفادة منها في التقييم |
| Laila ile beni en çok mutlu edecek şey en sevdiğimiz muhabirlerimizin Brooklyn'de bilgisayarlarının başında yazı yazmalarıdır. | Open Subtitles | ما سيجعلني و"لايلا" سعيدين هو علمنا بأن أفضل مراسلينا بأمان يطبعون على حواسيبهم المحمولة "في بروكلين" |
| Bundan bilgisayarlarının kontrol edildiğini anlıyorum. | Open Subtitles | -وافترض أنّهم فتشوا حواسيبهم . |
| Sanırım bu ara insanlar heryere bilgisayarlarıyla gidiyorlar. | Open Subtitles | اعتقد ان الجميع الان ياخذون حواسيبهم المحمولة الى اي مكان يذهبون اليه |
| Hepsinin bilgisayarlarını kopyalayacağım böylece ilginç bir şey olduğunda öğrenirim. | Open Subtitles | ساقوم بنسخ جميع حواسيبهم لأرى إن كان سيطرأ أي شيء غريب |
| Bu lanet olası evde tüm erkekler bilgisayarlarında porno izliyorlar. | Open Subtitles | في هذا المنزل الملعون كل الرجال يشاهدون الأفلام الإباحية على حواسيبهم |
| Yani artık insanlar kendi bilgisayarlarında aynı kalitede kayıt yapamıyor mu? | Open Subtitles | ما أقوله أن بوسع الناس الآن التسجيل على حواسيبهم |
| Geçen gece, CIA havaalanı istihbaratının bilgisayarlarında Birleşmiş Milletler kimliği taşıyan ve Krasnoyarsk, Rusya uçağına yer ayırtan bir adam tespit edildi. | Open Subtitles | وجد عملاء المخابرات المركزية بالمطار أمس... رجل يستخدم أوراق إعتماد الأمم المتحدة وظهر على حواسيبهم... -حجز رحلة (كراسنويارسك) |