| Diğer tarafta George Henning'e hayvan DNA'sı enjekte ederek amacına ulaşmak için mantıksız, hatta fantastik bir yaklaşım sergiledi. | Open Subtitles | هذا الشخص حقن حمض نووي حيواني في جسم جورج هينينج كشف عن نهج خيالي غير عقلاني لتحقيق أهدافه الطبية | 
| Arama ekibi karavanı bulmuşlar. Sanırım hayvan saldırısına maruz kalmış. | Open Subtitles | عثر فريق الإنقاذ على قافلتها وكانت هناك آثار اعتداء حيواني | 
| Artık sabah kalktığımda düşüneceğim: diğeri için, bir köpek, kedi, hayvan ya da böcek dahi olsa, diğeri için ne yapabilirim? | TED | سوف انهض في الصبح وأفكر ماذا يمكنني ان أفعل لشخص واحد اخر, حتى لكلب, كلبي أو قطتي. حيواني الأليف, فراشتي . | 
| Heyecandan konuşamayacağım, çünkü bu benim ilk evcil hayvanım, ve 2 yıl önce öldü. | TED | وأعلم أني سأهم بالبكاء، لأن هذا هو حيواني الأليف الأول، وقد ماتت قبل عامين مضيا. | 
| Bunca insanın arasında, benim hayvanımı hatırlamana şaşırdım. | Open Subtitles | بوجود كل أولئك الحاضرين أنا متفاجئة لقدرتك في تذكر حيواني | 
| Ruh hâli bozuklukları da, aslında hissedebilen bir hayvan olmanın talihsiz bir uç noktası olabilir. Obsesif-kompulsif bozukluklar da çoğu zaman gayet sağlıklı bir hayvani özellik olan kendini temizleme güdüsünden ortaya çıkar. | TED | اضطرابات المزاج، كذلك، يمكن أن تكون الجانب السلبي المؤسف في كون الحيوان ذات مشاعر، وكذلك اضطراب الوسواس القهري غالبا ما يعكس جانب حيواني في حالة جيدة. كأن يهتم بالنظافة والمظهر. | 
| Ama çocukları pirinci bırakıp Hayvansal gıdalarla, süt ürünleri ve etle değiştirdiler. | Open Subtitles | إلّا أن الأطفال توقّفوا عن تناول الأرز و استبدلوه بطعام حيواني المصدر، | 
| Bir hayvan bunalım örnekçesinde, gördük ki düşük bir sinir hücresi üreme seviyemiz var. | TED | و في نموذج حيواني للاكتئاب، لاحظنا وجود انخفاض في مستوى تكوين الخلايا العصبية. | 
| Sizlere ilham kaynağı hayvanımdan bahsetmeye geldim: Tembel hayvan. | TED | أنا هنا لأحدثكم عن حيواني المتأمِل: الكسلان. | 
| Sen hayvanım değilsin. Bir hayvan alacak olsam, senin gibi bir başbelası olmazdı. Yok ol. | Open Subtitles | أنتَ لست حيواني الأليف لو كنت سأجلب حيوان أليف لن أختار مزعجاً مثلك | 
| Bu bir ders değil, bu bir hayvan işkencesi. | Open Subtitles | قلت له بأن هذا ليس درساً. بل هو تعذيب حيواني. | 
| Anne, şık bir restorana, hayvan desenli eşofmanla gelirsen, insanların ağzını açtırırsın tabii. | Open Subtitles | حسناً يا أمي، إن ما ارتديتي رداء رياضي له شكل حيواني في مطعم لطيف، فالناس ستلقي بتعليقات. | 
| Yerel hastanelere bir bakacağım acil servislere hayvan saldırısıyla açıklanabilecek birileri gelmiş mi diye. | Open Subtitles | سأتحقق من المستشفيات المحلية، وأرى إن كانت بغرفة الطوارئ .أي حالة عن التعرض لهجوم حيواني | 
| hayvan'ın beş inç'lik tabaklanmış ve gizlenmiş parçası. | Open Subtitles | إنها قطعة طولها 5 بوصات من جلدٍ حيواني متسمر قابل للتعفن | 
| Benim hayvan dostum burada olmadığına göre seninkini de göndermeliyiz. | Open Subtitles | لكن ربما منذ اصبح حيواني غير موجود انه من العدل أن نتخلص من رفيقك | 
| Yeni hayvanım. Babam getirdi. | Open Subtitles | هذا حيواني الاليف الجديد والدي أعطاني أياه | 
| - O benim evcil hayvanım. | Open Subtitles | ـ إنه ســـامُّ ـ هو حيواني الأليفُ ، حبيبي الصَغير | 
| 0nlarla evcil hayvanımı tanıştıralım. | Open Subtitles | دعنا نعرفهم على حيواني الأليف الصغير , أليس كذلك؟ | 
| Dediğimi anladın. Bu hayvani bir şey. | Open Subtitles | اسمعني إنه شيء حيواني | 
| Hayvansal proteinle beslendiklerinde çok daha hızlı gelişirler. | Open Subtitles | فهي تنمو بسرعة أكبر عندما يتم إطعامها بروتين حيواني. | 
| Suçu içimdeki o hayvana atardım ama suçlu sadece benim. | Open Subtitles | أنا ألام على هذا شيء حيواني بداخلي... لكنّه كان فعلاً... | 
| Bu, hayvanlık başka bir şey değil. | Open Subtitles | هذا سلوك حيواني هذا ما هو عليه | 
| Sahip olduğum hayvansı bir şey. Tamamen olağanüstü bir şey. | Open Subtitles | إنه يبدو كشيء حيواني أملكه شيء جامح بشدة | 
| Evcil hayvanımla tanışmışsınız. | Open Subtitles | أرى أنّك قابلت حيواني الأليف | 
| O benim sevgili köpeğim. | Open Subtitles | انة حيواني الأليفُ. |