| Bu gece nöbetiniz olmadığını biliyorum, ama komadaki hastamı kız kardeşi gelene kadar hayatta tutmama yardım eder misiniz? | Open Subtitles | انظري, أعلم أنّكِ لن تعملين الليلة.. لكن كنتُ أرجو أن تبقي هنا وتساعديني.. في إبقاء مريضي ذو الغيبوية حيّاً.. |
| Eğer Beşinci Kol'u durdurabilseydin belki babam hâlâ hayatta olurdu. | Open Subtitles | لو أوقفتِ الرتلَ الخامس كما ينبغي، لربّما بقيَ والدي حيّاً. |
| Hala hayatta olan dostları sayesinde başarıya ulaşabilirler diye düşünüyorum. | Open Subtitles | ربّما بوسعهم إنجاز ماهو أفضل مع صديق لا زال حيّاً |
| Ve gerçek şu ki yaşıyor mu, öldü mü bilmiyorum. | Open Subtitles | و الحقيقة إنني لا أعرف إنْ كان حيّاً ام لا |
| sağ getirdiğiniz her çocuk için 100 gümüş. | Open Subtitles | سأقدّم 100 شلن مقابل كلّ طفلٍ تعيدونه حيّاً |
| Sanırım onu son Canlı gören kişinin siz olduğunu söyleyebiliriz. | Open Subtitles | أعتقد يمكن أن نقول بأنك كنت آخر واحد شاهده حيّاً. |
| Yepyeni bir organizma, hayatta kalmak için en güçlü parçalarını seçer. | Open Subtitles | المخلوق الجديد سوف يختار، الجزء الأقوى من كينونته كي يظل حيّاً. |
| Fakat dev timsahların ıssız nehrinin ötesinde hayatta kalabilmeleri için elzem olan göçmen sürülerinin hala bir emaresi yok. | Open Subtitles | لكن وراء النهر المعزول الذي يقطن فيه التمساح الضخم لا أثر لقدوم القطعان المهاجرة التي يعتمد عليها للبقاء حيّاً |
| Üniversitede ilk günümm. Babam hayatta olsaydı da görseydi keşke. | Open Subtitles | أول يوم لي في الجامعة تمنيت لو أبي حيّاً ليرى هذا |
| hayatta kalmak için insanın ürkütücü arkadaşlar edinmesi gerek. | Open Subtitles | على المرء أن يحصل على أصدقاء مخيفين للبقاء حيّاً |
| Doktor hayatta olduğun ve karaciğerin sağlam olduğu için sanslısın dedi. | Open Subtitles | قال الطبيب بأنّك محظوظ لكونك حيّاً ولا تزال لديك كبد |
| Hâlâ nasıl hayatta olduğumu açıklamam bile çok zor. Bu yüzden herkes beni öldüm sanıyor. | Open Subtitles | صعب أن أفسر كيف أنني ما زلت حيّاً لذا يعتقد الجميع أنني ميت |
| hayatta olduğumu bilen tek kişi sensin, bu aramızda kalmalı. | Open Subtitles | أنت الوحيد الذي يعرف بأنني ما زلت حيّاً, وعلينا أن نبقي هذا بيننا |
| Halatı kurban hala hayatta iken ve kasları gerginken çekiyorlar. | Open Subtitles | ويشدون الحبل كثيراً يبقى القتيل حيّاً طالما عضلاته مشدودة |
| Onu hayatta tutabilmek için elimizden gelen her şeyi yapmamızı isteyecek. | Open Subtitles | هي ستريدنا نبذل كل ما بوسعنا لإبقائه حيّاً |
| Bunu o zaman gösterseydin ambulansı beklerdin ve o da yaşıyor olurdu. | Open Subtitles | لو بقيت هناك في ذلك الوقت, كنت ستنتظر سيارة الإسعاف وسيبقى حيّاً. |
| Ve gerçek şu ki yaşıyor mu, öldü mü bilmiyorum. | Open Subtitles | و الحقيقة إنني لا أعرف إنْ كان حيّاً ام لا |
| Benim gördüğüm kadarıyla sağ kurtulmak kendisinin uzmanlık alanı. | Open Subtitles | مِنْ الذي رَأيتُ، يَفْهمُه حيّاً خاصيّتُها. |
| Burnunuzun dibinde, tapınağa girip beni Canlı canlı haşladı neredeyse. | Open Subtitles | لقدّ تسللت إلى القصر رغماً عنكنَّ، و كادت تغليني حيّاً. |
| Ölü ya da diri, o orospu çocuğunu hiç sevmiyordum zaten. | Open Subtitles | أكان حيّاً أو ميّتاً، إبن العاهرة ذاك لا يعني شيء لي |
| Ama hepimizin amacı aynı o da hastamızın yaşadığını görmek. | Open Subtitles | واحد هدفنا ولكن حيّاً الرجل هذا نرى أن وهو |
| Buraya inmek için çok iri. Bu yüzden hâlâ hayattasın. | Open Subtitles | إنه أكبر بكثير عن أن ينزل إلى هنا، وهذا السبب الوحيد لبقائكَ حيّاً. |
| Oğlunuzun sizin onu sevdiğini bilmesini istiyorduysanız, bunu ona hayattayken söylemeliydiniz. | Open Subtitles | لو أنّكَ أردتَ ابنكَ أن يعلم بحبّكَ له، كان حريّاً بكَ إخباره عندما كان حيّاً |
| Eğer yaşıyorsa, intikamının ne şekil alacağını tarif edemeyiz. | Open Subtitles | إن كان حيّاً فلا يوجد وصفٌ لنوعِ الانتقام الذي سيسعى له |
| Hayatım sıkıcı ben de ödlek olabilirim, ama hâlâ hayattayım. | Open Subtitles | لرُبّما تكون حياتي مضجرة، و وضيعة, ولكنّي لاأزالُ حيّاً |
| Eğer hala hayattaysa, örgütle bağı kesilsin istedim. | Open Subtitles | إنْ كان ما يزال حيّاً فأردته أنْ يخرج مِن ميدان العمل |
| Ünün yayıldı Eddie. Yanlış yerde oynarsan seni çiğ çiğ yerler. | Open Subtitles | الكلمة لك يا (ايدي)، في المكان الخاطئ ,يمكن أن يأكلوك حيّاً. |
| Üç haftalık sürenin sonu geldiğinde ve geçtiğinde, hâlâ yaşıyordu. | TED | وعندما حل الموعد الذي حدده الأطباء وانتهت الأسابيع الثلاثة ما زال حيّاً |