| Bu, ben ya da bir yabancı Cayla ve arkadaşlarının bulunduğu odanın dışında da olsa bebeğe bağlanabilir anlamına geliyor. | TED | وهذا يعني أنني أنا، أو أي شخص غريب هنا، يمكنه الاتصال بالدمية أثناء وجوده خارج الغرفة حيث توجد كايلا وأصدقاؤها. |
| odanın dışında beklemeni istiyorum bir süre çünkü Esther teyzenin kendine çeki düzen vermek isteyeceğini biliyorum. | Open Subtitles | أود منكِ أن تنتظري خارج الغرفة قليلاً لأن العمة إيسثر ستجهز نفسها |
| Peki o sürenin ne kadarında bu odanın dışında olmuştur? | Open Subtitles | و في هذة الفترة كم كان الوقت الذي كانت فيه خارج الغرفة ؟ |
| Odanın dışındaki kamerayı kapatmışlar ve oteldeki diğer kameraların hiçbirinde yoklar. | Open Subtitles | عطلوا الكاميرا التي خارج الغرفة ولا يظهروا في أي كاميرا أخرى |
| Bu bir kız ilk kez değil çığlık odadan kaçış. | Open Subtitles | ليست المرة الأولى ترسل فيها فتاة خارج الغرفة وهي تصرخ |
| Eğer bana bir kez bile bakarsan seni odanın dışına atarım. | Open Subtitles | اذا نظرتي إلى سوف أرميك خارج الغرفة |
| Eğer bir sorunuz olursa odanın dışında oturuyor olacağım. | Open Subtitles | سوف أكون جالسة خارج الغرفة إذا كان لديك أسئلة آخرى. |
| Çünkü şu anda saklandığınız odanın dışında duruyorum. Bir köşesinde saklanarak, önünden geçip gitmemi umduğunuz odanın. | Open Subtitles | لأنّي أقف خارج الغرفة التي تختبئ بها، تختبئ في زاوية وتأمل بأن أغضُّ الطرف. |
| odanın dışında kullansaydın bu daha kolay olabilirdi. | Open Subtitles | قد يكون من الاسهل ان بقيت خارج الغرفة |
| Odanız Jack, odanın dışında ne var? | Open Subtitles | غرفتكم يا جاك ما الموجود خارج الغرفة ؟ |
| Seni barona teslim ettim ve bir süre odanın dışında bekledim... | Open Subtitles | هل بأمانة نسيتى أنى اوصلتك ..... الى بارون وانتظرت خارج الغرفة اثناء |
| Kendi kendimi yaralamak gibi kötü bir alışkanlığım olduğu için evdeki çatalların çoğunu gizlemişlerdi, ben de bu yüzden kendimi plastik çatalla silahlandırmıştım sonunda, bir çeşit piknik eşyasıydı ve ben odanın dışında çatalı kavramış, harekete geçmek için bekler vaziyetteydim. | TED | ولأنه كانت لدي تلك المشكلة الكبيرة بإيذاء النفس لدرجة أن معظم أدوات المائدة في المنزل كانت مخبأة. حتى انتهى بي الأمر بحماية نفسي بشوكة بلاستيكية نوع من نزهة ما، جلست خارج الغرفة ممسكة بها و منتظرة الإندفاع في حال حدوث أي شيء. |
| Sen de Sportelli'yi odanın dışında tutmalısın. | Open Subtitles | لذا عليك أن تحاول أن تبقي (سبورتيلي) خارج الغرفة. |
| Şu an odanın dışında mısınız? | Open Subtitles | أأنتم خارج الغرفة الآن؟ |
| Odanın dışındaki tüm alanı asit kaplayabilirdi. | Open Subtitles | الحمض كان سيغطي المنطقة كلها خارج الغرفة |
| Bu Odanın dışındaki kimse bu anlaşmayı yaptığımızı bilmemeli. Katılıyorum. | Open Subtitles | لا أريد أي أحـد من خارج الغرفة هـذي أن يـعلم بأمـر هـذهِ الـصفقة |
| Madame'ı görünce çığlıklarla kendimi odadan attım. | Open Subtitles | ذهبت إلى سريرها ورأيت السيدة صرخت وأنا اركض خارج الغرفة |
| Sana yaptığım tek garip şey odanın dışına çıktığın zaman çırılçıplak soyunmak yerine, tüm kalbimi ve ruhumu açmak oldu. | Open Subtitles | الأمر الغريب الوحيد الذي فعلته معك هو أنني فتحتُ لكِ قلبي وروحي بينما كلّ ما كانَ عليّ فعله هو أن أتعرى عندما تكونين خارج الغرفة |